Netflix'te izleyebileceğiniz en iyi 12 korku ve gerilim filmi!
Netflix'te seyredebileceğiniz en iyi 12 korku ve gerilim filmini sizler için bir araya getirdik.
Özellikle de son zamanlarda tartışmalara neden olan film ve dizileri ile gündemde yer alan Netflix, ülkemizde ciddi bir izleyiciyi kitlesine sahip olmayı başaran sayılı online dizi ve film izleme platformlarının başında geliyor.
Netflix, Aksiyon'dan Dram'a Gerilim'den Bilim Kurgu'ya izlenebilecek birçok türde film ve diziyi bünyesinde barındırıyor. Orijinal içerikleri sayesinde ise kaliteli bir yapım arayan sinemaseverleri oldukça cezbediyor.
Bu içeriğimiz, Netflix üzerinden güzel bir korku ya da gerilim filmi izlemek isteyen sinemaseverler için. Korku ve gerilim filmi anlamında tavsiye arayanlar, listemizde yer alan filmleri sizler için özel olarak seçtik.
Korku ve gerilim filmleri, adından da anlaşılabileceği gibi seyirciye korku ile keyif vermeyi amaçlar. Kötü bir şey olacağını bilerek izlesek dahi korku hissimiz azalmaz. Dilerseniz sözü daha fazla uzatmadan sizleri Netflix'de izleyebileceğiniz ve tüylerinizi diken diken eden sahnelere tanık olacağınız en iyi korku ve gerilim filmleri ile başbaşa bırakalım.
Netflix'te izleyebileceğiniz en iyi 12 korku ve gerilim filmi!
The Ritual (2017)
Birbirlerini üniversiteden tanıyan dört arkadaş, 6 ay önce hayatını kaybeden arkadaşları Rob'un hatırasına İsveç'in kuzeyindeki bir ulusal parkta buluşurlar. Amaçları ıssız doğada yürüyüş yapmaktır. İçlerinden birinin ayağı burkulunca haritadan buldukları alternatif bir güzergah üzerinden bir ormana girerler...
Ne var ki, orman daha ilk andan tekinsiz bir yer olduğunu hissettirir. Yolculuk sürdükçe tuhaf, kötücül ve gizemli bir varlığın onları izlediğini fark ederler...
Joe Barton'ın yazdığı, David Bruckher'in yönettiği İngiliz yapımı bu korku gerilim filminin başrollerinde Rafe Spall'ın yanı sıra Arsher Ali, Robert James-Collier ve Sam Troughton gibi isimler var...
Bird Box (2018)
Josh Malerman'ın 2014'de yayımlanan aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan “Bird Box”, Netflix'in açıklamasına göre sadece ilk haftasında 40 milyon kere seyredilmişti. Film, insanların peş peşe intihar ettiği bir dünyada geçiyor. Bebek bekleyen Malorie (Sandra Bullock),Avrupa'daki intihar salgınını televizyondaki haber bültenlerinden izlerken sorunun kendisine çok uzak olduğunu düşünüyor. Ama intilarlar kısa süre içinde onun yaşadığı şehre de sıçrıyor. Malorie, intihar edenlerin “bir şey” gördüğünü ve kontrollerini tümüyle kaybettiklerini fark edince, olayların “görmekle ilgisi”ni keşfeden birkaç insanla birlikte yol üzerinde gördüğü ilk eve sığınıyor...
“Birdbox”, iki ayrı zamanda geçen bir film... Malorie'nin sığındığı evde yaşadıklarıyla kıyametten 5 yıl sonra iki çocukla birlikte yaptığı tehlikeli nehir yolculuğunu paralel olarak anlatıyor.
Yönetmen Susanne Bier, gerilim duygusunu hiç kaybetmeyen bir filme imza atıyor. Görünmez yaratıkların varlığını hissettiren sahnelerle öne çıkan film, bilimkurgu ve gerilimin yanı sıra korku unsurları da içeriyor.
Ölüm Defteri (2017) - Death Note
Tsugumi Ohba ve Takeshi Obata tarafından yazılan efsanevi Japon mangasından uyarlanan Death Note, konusunu da mangadan paralel olarak alıyor.
Bir lise öğrencisi günün birinde bir defter bulur. Ancak bu sıradan bir defter değildir ve doğaüstü güçleri vardır.
Bu şeytani defter ile öldürme gücüne kavuşan genç adam, kötülerle hesaplaşmak ister, fakat kanun gözünde o da onlardan biridir artık. Yeni doğaüstü yetenekleriyle sarhoş olan genç adam, yaşamayı hak etmediğini düşündüğü insanları öldürmeye başlar...
Evdeki Hayalet (2016) - (I Am the Pretty Thing That Lives in the House)
Çok çabuk korkan, pimpirikli ve genç bir hemşire olan Lily (Ruth Wilson), korku romanları yazarı Iris Blum'un (Paula Prentiss) evinde işe girer. Onu işe alan kişi, Blum'un emlak danışmanıdır. Ev, hafıza sorunları yaşayan yaşlı Iris Blum için sessiz bir hapishaneden farksızdır.
Hemşire Lily, daha ilk geceden sorunlar yaşamaya başlar. Konuştuğu sırada, görünmez bir güç telefonu elinden çekip alır...
Dünya prömiyerini 2016 yılında Toronto Film Festivali'nde yapan film, genelde olumlu eleştiriler almış ve “gotik bir korku filmi” olarak nitelenmişti. Eski usul perili ev öykülerini sevenler kaçırmasın. Özellikle de hayalet hikâyelerini sevenlerin hoşlanacağı bir film diyebiliriz.
1922 (2017) Wilfred
James (Thomas Jane) toprağı erkeğin onuru olarak düşünen saplantılı bir çiftçidir. Çiftlik hayatından bunalan eşi Arlette'in (Molly Parker) aklı ise şehirdedir. Arlette, oğlu Henry'yi (Dylan James) kırsal kesimde değil, şehirde yetiştirmek ister. Wilfred ise evini ve topraklarını bırakamayacağını söyleyerek karşı çıkar. Ne var ki, mülkün yasal sahibi Arlette'dir ve her şeyi satıp şehre yerleşmeye, orada bir dükkân açmaya kararlıdır. Wilfred, toprağını kaybetmemek konusunda o kadar takıntılıdır ki karısı Arlette'i öldürmeye karar verir. Bunun en doğru çözüm olduğuna oğlunu da ikna eder...
Stephen King'in aynı adlı novella'sından filmin yönetmeni Zak Hilditch tarafından sinemaya uyarlanan “1922” bir dram gibi başlayıp önce gerilime, sonra da bir korku filmine dönüşüyor.
Hilditch, mekânı çok iyi kullanıyor ve vicdan azabının insan zihninde yol açacağı hasarı anlatma konusunda sıkı bir iş çıkarıyor.
Kalibre (2018) - (Calibre)
Marcus (Martin McCann) agresif bir iş adamıdır. Eski okul arkadaşı Vaughn'u (Jack Lowden) haftasonunda İskoçya kırsalında ücra bir köye götürür. Marcus'un derdi civardaki ormanda avlanmaktır. Nişanlısı hamile olan Vaughn'un av tecrübesi yoktur... İki arkadaş ilk geceyi köyün pub'ında içerek ve eğlenerek geçirirler.
Ertesi sabah çıktıkları av ise bir süre sonra her ikisinin de hayatını karartan bir kâbusa döner... Vaughn, Marcus'un ısrarıyla tetiği çektiği an, hayatının dönüşsüz bir şekilde değişeceğinin farkında değildir.
Matt Palmer'ın yazıp yönettiği “Calibre” dünya prömiyerini Edinburg Film Festivali'nde yapmış, İngiltere'de kısa bir süreliğine sinemalarda gösterime de girmişti. “Calibre” aldığı olumlu eleştirilerle öne çıkan sağlam bir İngiliz gerilimi...
Hold the Dark (2018)
William Giraldi'nin romanından Macon Blair'in sinemaya uyarladığı “Hold the Dark”, gizemli ve karanlık bir gerilim... Kısa süre içinde yön değiştiren ve beklenmedik sulara doğru ilerleyen hikâyesini özetlemek açıkçası çok kolay değil. Alaska'da oturan Medora Slone (Riley Keough),vahşi kurtlar üzerine uzmanlığıyla tanınan Russell Core (Jeffrey Wright) ile irtibata geçer. Medora, oğlunun kurtlar tarafından kaçırıldığını iddia ederek Russell'dan yardım ister.
Medora'nın Irak'ta savaşan asker eşi Vernon'un (Alexander Skarsgard) Alaska'ya gelmesiyle olaylar karışır, kontrolden çıkar ve kanlı bir süreç başlar... Kurtları ve çocuğu aramak için oraya gelen Russell, ne tür ve nasıl bir işe bulaştığını anlamakta güçlük çeker...
Yönetmen Jeremy Saulnier, Alaska'nın karlı vahşi doğasında geçen filmde görsel atmosferle öykünün gizemini etkili bir sinemayla birleştiriyor. Oyuncuların başarısını da unutmayalım.
Havari (2018)
(Apostle) “Baskın” ve “Baskın 2” filmleriyle tanıdığımız Gareth Evans'ın yazıp yönettiği “Apostle” 1905 yılında geçen bir dönem filmi...
Film Thomas Richardson'ın (Dan Stevens) bir tarikat tarafından kaçırılan kız kardeşini kurtarmak üzere Galler'deki ücra bir adaya gitmesini anlatıyor... Ama hikâye bizi “geriye dönüşlerle” Thomas'ın Pekin'de bir Hıristiyan misyoneri olduğu günlere de götürüyor...
Korkuyla fantaziyi birleştiren film; görüntü yönetimi, oyuncuları ve farklı türleri başarıyla buluşturan öyküsüyle öne çıkıyor. Filmin diğer oyuncuları arasında Michael Sheen, Paul Higgins, Lucy Boynton ve Mark Lewes Jones gibi isimler de yer alıyor.
The Night Comes For Us (2018)
“Killers” (2014),“Headshot” (2016),“May the Devil Take You” (2018) gibi filmleriyle tanınan Endonezyalı yönetmen Timo Tjahjanto'nun senaryosunu yazdığı “The Night Comes For Us”, filme çekilmeden önce bir resimli roman kitabı olarak yayımlandı. Daha sonra Netflix yapımcılığında Timo Tjahjanto tarafından sinemaya uyarlandı.
Dünya prömiyerini 2018'in eylül ayında Fantastic Fest'te yapan “The Night Comes For Us”, anlatımı ve oyuncularının performanslarıyla olumlu eleştiriler aldı. Ama içerdiği yoğun şiddet nedeniyle tepki çektiğini anımsatalım.
Velvet Buzzsaw (2019)
Senaryolarıyla tanınan Dan Gilroy, yazıp yönettiği ilk film olan “Nightcrawler” (2014) ile çok olumlu eleştiriler almıştı. Gilroy, başrolünde Denzel Washington'ın oynadığı “Roman J. Israel, Esq” (2017) adlı filmin ardından bu kez bir korku gerilimle karşımıza geliyor. “Velvet Buzzsaw”, modern sanat dünyasında geçiyor ve sanatçıları, galeri sahipleri, koleksiyonerleri ve eleştirmenleri belirli bir ironi duygusuyla ele alıyor. Ama filmin asıl özelliği bir korku gerilim olması... Filmdeki kötülüğün kaynağı ise sanat dünyasından değil, sanat eserlerinden geliyor.
Daha doğrusu, kimin tarafından yapıldığı tam olarak bilinmeyen, gören herkesi etkisi altına alan gizemli bir takım resimlerden...
Seyircileri ikiye bölen filmlerden biri olan “Velvet Buzzsaw” yıldız oyuncu kadrosuyla öne çıkıyor. Başrolünde Jake Gyllenhaal'ın oynadığı filmde Rene Russo, Toni Collette, John Malkovich, Zendaya ve Tom Sturridge gibi isimlerin yanı sıra “Stranger Things”den tanıdığımız genç oyuncu Natalia Dyer da var...
Ravenous (Aç gezenler) 2017
(Les affames) Kanada yapımı bir Netflix filmi... Kıyamet sonrası bir dünyada, sakinlerinin çoğunun yırtıcı zombilere dönüştüğü ıssız bir köydeyiz. Hayatta kalan ve henüz zombiye dönüşmemiş olanlar, bölgeden uzaklaşıp korunaklı bir şehre sığınmak istiyorlar ama yolculukları sırasında gördükleri, umutsuzluğa kapılmalarına yol açıyor...
Robin Aubert'in yazıp yönettiği film, başarılı bir festival trafiğinin ardından ABD'de 2 Mart 2018'de gösterime girdi. Eleştirmenler filmin zombi kıyamet filmlerine kendine özgü bir hava getirdiğini yazdılar. Fransızca olarak çekilen filmde başlıca rollerde Marc-Andre Grondin, Monia Chokri gibi isimler var.
Kamera (2018)
Cam İnternetteki porno dünyasında geçen psikolojik bir gerilim... Alice internette kamera önünde erotik şov yapan hırslı bir genç kızdır. Bir gün uyandığında yerine kendisine tıpatıp benzeyen bir kopyasının geçtiğini görür ve ne yapacağını şaşırır...
Daniel Goldhaber'in yönettiği film, erotik yanından çok içerdiği gerilim unsuruyla öne çıkıyor. Filmi zekice bulan eleştirmenler başroldeki Madeline Brewer'in performansını da övgüyle karşıladılar.