Yerli ve milli yazılım seferberliği çağrısı

Geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğim yazılım şirketi Etiya'nın Kurucu Ortağı ve CEO’su Aslan Doğan, yerli ve milli yazılım için seferberlik çağrısında bulundu.

Yerli ve milli yazılım seferberliği çağrısı

Çok kilişe olacak ama 'bacasız sanayi' olarak bilinen yazılım ülkemizde ihmal edilen alanlardan biri. Ne yazık ki ortada fiziksel bir ürün olmadığı için nisbi olarak yeni bir kavram olan yazılım ülkemizde yeteri kadar ilgi görmüyor. Günümüzde donanımdan ziyade yazılım öne çıktığı bir çağdayız ve giderek bu ağırlık yazılıma doğru kayıyor.

Şöyle bir örnek vereyim: Herhangi bir iPhone modelini donanımsal olarak üretmek (belli sıkıntıları olmasına rağmen) zor değil. Ancak iPhone'u iPhone yapan şey bu donanım özelliklerinden ziyade cihazı çalıştıran iOS yazılımı. Benzer bir örneği geçtiğimiz günlerde ABD hükümeti ile sıkıntı yaşayan Huawei için de söyleyebiliriz. Telefonlarında Google'ın Android işletim sistemini kullanan marka ABD engellemeleri sonucunda artık bu işletim sistemini kullanamayacak duruma gelmeye başladı. Yani bu iki basit ve göz önündeki örnek bile yazılımın önemine dikkat çekiyor.

Yerli ve milli yazılım seferberliği çağrısı

Yazılım geliştirmek ve bunu dünya çapında satmak fiziksel bir ürün üretmekten çok daha kolay ve maliyet anlamında baktığımızda bir fabrika kurmak, fiziksel bir ürün üretmekten çok daha kolay. Ancak yazılım tarafında da ülkemize has sorunlar ve sıkıntılar da var. İşte bu alandaki sıkıntı ve fırsatları en son 6 ay önce görüştüğümüz Etiya'nın Kurucu Ortağı ve CEO’su Aslan Doğan ile geçtiğimiz günlerde bir araya geldiğimizde tekrar değerlendirme imkanı bulduk.

Yerli ve milli yazılım seferberliği çağrısı - Resim : 1

Aslan Doğan görüşmenin başında bilişim teknolojileri pazarı ithalatının 4,5 milyar dolara eriştiğini söyledi ve “Bu kaynağın Türkiye’de kalması ve Türk yazılım sektörünün dünyada söz sahibi olabilmesi için ‘yerli ve milli bir seferberlik hamlesi’ne ihtiyacımız var” dedi.

Yazılım ithalatı için yılda 1.8 milyar dolar harcandığını belirten Aslan, Doğan bu rakamın 2 milyon 700 bin turiste eş değer bir rakam olduğunu da ifade etti. "Yazılım ve hizmet sektörlerinde başlatılacak bir ‘yerli ve milli seferberlik’ hamlesiyle, bu kaynağın ülkemizde kalması, sektörümüzün cari açığa en az 2 milyar dolarlık pozitif bir katkı yapması mümkün. Cari açık konusunda artık ülke olarak topu göğsümüzde yumuşatıp atağa geçmemiz şart” diyen Aslan Doğan bu konuda beş bileşenli bir seferberlik gerektiğine dikkat çekti.

Yerli ve milli yazılım seferberliği çağrısı - Resim : 2

İşte Aslan Doğan'ın beş bileşenli yazılım seferberlik planı:

  • “İlk olarak KİT Yasası’nın değiştirilmesi sektöre çok ciddi bir ivme katacaktır. Şu andaki ihalelerin çoğunda yerli şartı gözetilmiyor. Cumhurbaşkanlığı’nın bir kararnamesi var. Diyor ki yüzde 15 pahalı olsa bile yerliyi tercih edeceksin ama bürokraside bu işlemiyor ne yazık ki.
  • İkinci olarak teşvik mekanizmasının tamamen ürün ve ihracat odaklı olarak güncellenmesi gerekiyor. Aynı şekilde ne yazık ki bizim bankacılık mevzuatımız yazılımın hızına ve esnekliğine çoğu zaman yanıt veremiyor.
  • Burada üçüncü bir adım olarak sektörel bir yapı kurulmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda teknoloji sektörünü bilen, oradaki ihtiyaçlara göre daha dinamik hareket edebilen bir ‘Teknobank’ın kurulması olmazsa olmaz” ifadelerini kullandı.
  • Yerli ve milli seferberliğinde 4. bileşen olarak Batı’dan gelen anlayış ve yaklaşımların benimsenmesi yerine strateji ve modellerde, yerli olgusunun temel alınmasının önemine dikkat çekti. Bugün Türkiye’de ne zaman bir teknopark açılsa Silikon Vadisi benzetmesiyle karşılaştıklarını ifade eden Aslan Doğan “Diyoruz ki; gelin Silikon Vadisi ifadesinden vazgeçelim. Buna mesela Ihlara Vadisi diyelim ve bunu da yerli ve milli stratejinin temeline koyalım. Bizden olan, yerli ve milli, burada büyüyecek, burada yeşerecek bir anlayışı koyalım. Yoksa biz sürekli o Batı’dan gelen anlayışın altında eziliyoruz. Biz burada yerli ve milli kavramıyla kendi fırsatlarımızı kendi şirketlerimizi ön plana koyarak değerlendirdiğimizde, ürünleşmeye fırsat verdiğimizde zaten bir başarı hikayesi yaratacağız” dedi.Küresel ölçekte markalaşmış ve milyar dolarlık büyüklüğe ulaşmış markaların ilk göze çarpan ortak özelliklerinin öncelikle kendi doğdukları ülkede büyümeleri ve sonrasında yurtdışına açılmaları olduğuna dikkat çeken Aslan Doğan, “Biz iltimas istemiyoruz, biz hem özel sektör hem de kamu sektöründe karar verici kademelerde yer alan liderlerden yerli yazılım şirketlerine diğer küresel şirketlerle eşit şartlar altında rekabet etme fırsatı tanımalarını istiyoruz. Bu fırsat sunulduğunda görecekler ki yerli yazılım şirketleri büyük ölçüde rakipleriyle başa baş durumdayken bir çok konuda da küresel rakiplerinin bir adım önünde pozisyon almış durumda. Tek yapılması gereken yerli yazılım firmalarına şans tanınması ve yeterlilik konusunda eşit durumda bulunulması halinde yerli yazılımlara öncelik tanınmasıdır. Türkiye’de savunma sanayi nasıl yerli ve millilik oranını kısa bir sürede katladıysa aynı başarı çok kısa sürede yazılım gibi stratejik bir alanda da yakalanabilir, yeter ki yerli firmalara eşit şartlar altında rekabet etme şansı tanınsın” dedi.
  • Son olarak, Türkiye’nin kendi alanında bir ‘hub’ olabileceğini belirten Aslan Doğan şöyle devam etti: “Mesela bugün İran’daki kaynakların çoğu Türkiye’ye gelmek istiyor. Baktığı zaman burayı kendisine daha yakın görüyor. Aynı şekilde Türki Cumhuriyetleri düşünün… Türkiye bu anlamda ihtiyaç duyduğu yetişmiş insan kaynağını bu bölgeden sağlayabilir, bir nevi yeni bir beyin göçünün odağı olabilir. Burayı onlar için bir hub haline getirebiliriz. Yerli ve mili stratejisini bir seferberlik olarak görmek çok ama çok önemli. Bunu savunma sanayiinde yaptık ve yüzde 70’lere varan yerlilik oranına ulaştık. Bu hem ekonomide ülkemizin elini güçlendirecek hem de yeni nesil güvenlik tehditlerine karşı bizi koruma altına alacak bir yapı aslında.”


İşte büyük bir yazılım firması Etiya'nın kurucusundan aldığım öneriler bu yönde. Ülke olarak birçok alanda potansiyelimiz var ama bunları kolayca harcadığımız da acı bir gerçek. Yazılım alanında böyle olmasın diyorum. En azından bu alanda tren ya da trenleri kaçırmayalım.