Uçakların karbon salınımını azaltacak 'nanosfer' boyası geliştirildi
Bilim insanları, uçakların karbon dioksit emisyonlarını azaltma potansiyeline sahip yeni bir boyayı test ediyor.
'Nanosfer' olarak adlandırılan bu boyanın, uçak gövdelerine uygulanmasıyla hem yakıt tüketiminin azalması hem de çevresel etkilerin minimizasyonu hedefleniyor. Bu inovasyon, sürdürülebilir havacılık alanında bir devrim niteliğinde olabilir. Araştırmacılar, boyanın yüzeyindeki mikroskobik düzeydeki pürüzlülüğün hava direncini önemli ölçüde azalttığını ve bu sayede uçakların daha verimli hale geldiğini belirtiyor. 'Nanosfer' boyası, havacılık endüstrisinin karbon ayak izini küçültme çabalarında önemli bir adım olarak görülüyor. Bu gelişme, ekolojik dengeyi korumaya yönelik global çabaların bir parçası olarak havacılık sektörünün de yeşil bir geleceğe doğru ilerleyişini simgeliyor.
Bir uçağı inşa ederken boyanın ağırlığının önemli bir faktör olabileceği pek akla gelmez ancak boyanın kütlesi, büyük bir cihazın yapımında göz ardı edilemeyecek bir miktarı oluşturabilir. Şimdiyse, hafif bir malzeme, hoş karşılanacak bir alternatif sunuyor: Kobe Üniversitesi'nden iki malzeme bilimcisi, Fujii Minoru ve Sugimoto Hiroshi, neredeyse görünmez silikon kristalleri olan nanosferleri keşfettiler. Bu parçacıklar, çok büyük ve verimli bir saçılma sayesinde ışığı yansıtabiliyor; ACS Applied Nano Matter dergisinde yayımlanan araştırma detaylarına göre. Sonuç, bir yüzeyi canlı renklerle kaplarken, boyanın getireceği ağırlığın sadece yüzde 10'unu ekleyebileceği anlamına geliyor.
Uçakların karbon salınımını azaltacak 'nanosfer' boyası geliştirildi
Bu azalma, maliyet ve üretilen karbon dioksit gibi faktörler üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Basitçe söylemek gerekirse, bir uçağın ağırlığı arttıkça daha fazla yakıt kullanması gerekiyor, bu da doğrudan havayollarının harcadığı (ve sonra müşterilerden tahsil ettiği) para miktarını ve atmosfere salınan karbon dioksit miktarını artırıyor.
Minoru ve Hiroshi'nin keşfi, renkleri sergilemek ve korumak için pigment renginden ziyade yapısal renge odaklanıyor. İlki, insan gözünün algıladığı dalgaboylarını yansıtırken, bazı dalgaboylarını emer. Diğer taraftan yapısal renkler, "ışığın periyodik mikro- ve nano yapılarla etkileşimi sonucu ortaya çıkan yoğun ve parlak renklerdir; renk, girişim, koherent saçılma veya kırınım yoluyla oluşur," Nanoteknoloji Ansiklopedisi'ne göre.
Ekip, belirli bir boyuta sahip nanokristaller oluşturabildikleri önceki araştırmalarının ardından, kristalin silikon nanoparçacıklarını destekleyici sıvı ile karışık tutan kolloidal süspansiyonun yaratılmasını sağladı. Şu anda, nanosfer bazlı mürekkebin rengi, ekip nanokristallerin boyutlarını değiştirdikçe değişiyor. Daha büyük parçacıklar kırmızı gibi sıcak tonlar oluştururken, daha küçük parçacıklar mavi gibi soğuk tonları sergiliyor. Bu renkler, bir kişinin onları hangi açıdan gördüğüne bakılmaksızın aynı kalacak şekilde tasarlandı.