Teknoloji bu kadar gelişmeden önce sevgililerin iletişim için kullandıkları 8 yöntem
Taş Devri'nden sonra insanların iletişim kurmak için bulduğu başka bir yöntem. Bunu genelde komşu kabileler ya da kabileden olup da kamptan uzakta bulunanlar kullanırmış bir şeyleri haber vermek için. Ancak, sevgililerin de kullanmaması için hiçbir sebep yok. Büyük ihtimalle kullanmışlardır da. Komşu kabileden bir kıza sevdalı delikanlı sabahlara kadar aşk sözcükleri göndermiştir dumanla gökyüzüne. Kızın gönlü varsa o da cevap vermiştir beyaz atlı prensine.
Taş Devri'nden sonra insanların iletişim kurmak için bulduğu başka bir yöntem. Bunu genelde komşu kabileler ya da kabileden olup da kamptan uzakta bulunanlar kullanırmış bir şeyleri haber vermek için. Ancak, sevgililerin de kullanmaması için hiçbir sebep yok. Büyük ihtimalle kullanmışlardır da. Komşu kabileden bir kıza sevdalı delikanlı sabahlara kadar aşk sözcükleri göndermiştir dumanla gökyüzüne. Kızın gönlü varsa o da cevap vermiştir beyaz atlı prensine.
İnsanlar hayvanları ehlileştirdikten sonra bunları sadece savaşta ya da gıda olarak kullanmadılar tabii. Kimi hayvanlar haberleşme aracı olarak kullanıldılar. Bunların başında da güvercin geliyor. Sadece devletlerin ya da önemli kişilerin birbirlerine yolladıkları mesajları değil, nice yiğitlere de nazlı yarlerinden de haber getirdiler. Güvercinin ayaklarına kurdela ile bağlanmış mektuplarda ne aşk hikayeleri vardır, kim bilir.
Osmanlı zamanını anlatan filmlerde rast gelmişizdir. Kız ya yolda yürürken düşürür mendilini ya da evinin penceresinden atar peşinde dolaşan aşığına. Aşık mendili alır. Sevdiği kızın kokusu sinmiştir üstüne. Mendilin verilmesi bir daha görüşüleceğinin, hislerinin karşılıksız olmadığının da kanıtıdır aslında. Çünkü, o mendilin mutlaka geri verilmesi lazım gelir.
Yine eski İstanbul'dan sahneler. Mendil olayına henüz girilmediyse veya mendil alınıp emin olunmak isteniyorsa erkek takip eder sevgilisinin attığı her adımı. Kız eğer sandala bindiyse hemen genç de bulur bir sandal. Saatlerce izler kimi zaman. Sandalların birbirlerinin yanlarından geçtiği o birkaç saniye ömre bedeldir erkek için. En uzun bakışması o an gerçekleşir çünkü aylardır peşinden koştuğu kızla.
Mektup zamandan münezzehtir aşıklar için. Yazı bulunduğunda başlamıştır insanlar birbirlerine aşk mektupları yazmaya. Hala da yazmaktadırlar. Gerçi, günümüzde sanki mektuba ihtiyaç duyulmuyormuş gibi görünür ancak, hiç de öyle değildir. Okul sıralarında yazarlar ilk mektuplarını aşıklar. Nostaljik bir jest olsun diye yazarlar. Kendilerini daha iyi ifade etmek için yazarlar. Sebep ne olursa olsun, aşıklar hala mektup yazarlar ve yazacaklardır da.
Günümüze biraz daha yaklaşıyoruz. Aynı mahallede olup da birbirlerini seven gençlerin hayatlarında mahallenin küçük veletlerinin önemi büyüktür. Bu afacanlar kimi zaman kızın ya da erkeğin küçük kardeşleri olabildikleri gibi sadece bir komşu çocuğu da olabilirler. Aşkları çevreden duyulmasın isteyen gençlerin birbirlerine sözlerini taşırlar. Kararlaştırılan buluşma yerlerini söylerler. Bazen posta güvercini gibi mektuplarını da taşırlar. Tabii, çikolatalarını şekerlerini almayı da ihmal etmezler mükafat olarak.
Tıpkı Kemal Sunal'ın "Yakışıklı" filminde olduğu gibi. 80'li yıllarda modaymış çatılarda, balkonlarda elde telsiz "Alo, alo. Arkadaş arıyorum" nidaları atmak. Bir nevi chat gibi. Nickname geleneğinin temelleri de burada kullanılan rumuzlarla atılmış. Birbirini telsizden bulup seven ve evlenen insanların sayıları hiç de az değil.
Hepimiz bu sahneyi çizgi filmlerde, karikatürlerde veya komedi filmlerinde görmüşüzdür. Mağara adamı gelir. Kızın kafasına sopayla vurur. Kız devrilir ve adam da saçlarından sürüyerek aşk yuvalarına götürür. Zamanının en romantik flörtleşme biçimi. Hatta, tek biçimi. Her ne kadar ilişkilerin başlaması basit ve zahmetsiz görünse de zamanımıza pek de uygun bir yol değil. Pek tavsiye etmiyoruz. Sonuç istendiği ve hayal edildiği gibi olmayabilir.