Seri katillerin gizemli dünyası
Belgesel kanallarında yayınlanan acımasız katillerin kurbanlarını nasıl bir planla öldürdüğü ve ipucu bulmak için adli bilimciler ile işbirliğine giden polisin zanlıyı yakalamak için izlediği yolun canlandırıldığı programlar en çok izlenenler arasında.
Belgesel kanallarında yayınlanan acımasız katillerin kurbanlarını nasıl bir planla öldürdüğü ve ipucu bulmak için adli bilimciler ile işbirliğine giden polisin zanlıyı yakalamak için izlediği yolun canlandırıldığı programlar en çok izlenenler arasında.
HAYRAN KİTLELERİ VAR Dahası, seri katillere tuhaf bir şekilde hayranlık duyanlar bile var. Amerikalı şarkıcı Marilyn Manson mesela. Manson'un gerçek adı Brian Hugh Warner olsa da sahne adını ve lideri olduğu grubunun adını Marilyn Monroe ve 35 kişinin katili olduğu düşünülen Charles Manson'dan aldı.
Seri katil Manson'un bir başka hayranı da Guns N' Roses grubunun kurucusu ve vokalisti olan dünyaca ünlü Axl Rose... Onun da seri katil Manson'a olan hayranlığı bilinen bir gerçek. Hatta öyle ki bir konserine üzerine Manson fotoğrafının basılı olduğu tişörtle çıkmışlığı bile var.
Seri cinayet faillerinin cinayeti işleme motivasyonu ve psikolojisi bilim insanlarının da üzerine en fazla kafa yorduğu konular arasında. Akıllarda oluşan çokça soru ve doğruluğu tartışılır çokça önerme mevcut. Seri katillerin nasıl bir çocukluk geçirdikleri araştırılıyor, ortak noktalar bulunuyor.
Çok zeki oldukları yönünde iddialar mevcut. Yine de esmer ve uzun saçlıları hedef aldığı için saçlarını kestirip siyaha boyatarak canlarını korumaya çalışan New Yorklu kadınların kâbusu haline gelen 6 kişinin katili "Sam'in oğlu"nun 35 dolarlık bir park cezasıyla yakalandığını hatırlatmakta fayda var...
İşte bu yazı dizimizde seri katillerin karanlık ve ürkütücü dünyalarının kapısını aralayacağız. Türkiye ve dünyada işlenen korkunç cinayetleri yeniden hatırlayacağız. Seri katillerin psikolojilerini ve suç işleme motivasyonlarını anlamak için de bizlere konunun uzmanları rehberlik edecek... Karanlık dehlizlerde dolaşmaya hazırsanız buyurun...
OLAY YERİNE İMZA BIRAKIYOR! Seri cinayet konusuna bilimsel bir makalede yer alan özet tanımla başlayalım; Seri cinayet faili, birden fazla kişiyi belli bir nedenle ve belli aralıklarla öldüren kişiler için kullanılan kriminolojik bir terim.
Çeşitli kaynaklarda bilhassa Kuzey Amerika'da daha sık görüldüğü iddia edilmekle beraber, dünyanın bütün bölgelerindeki tüm seri cinayetlerin sayısı konusunda net bir bilgimiz olmadığı için bu hususu değerlendirmemiz güç. Dünyanın jeopolitik yapısının değişiminden sonra, eski Sovyetler Birliği ve Güney Afrika'daki görünümün değişmesiyle seri cinayetlerin arttığı yönünde deliller olduğu belirtiliyor.
FBI, seri cinayet faili profilini; 20 ila 40 yaşları arasında, genellikle silik bir karaktere sahip, çoğunlukla beyaz ve heteroseksüel, öldürme güdülerini harekete geçiren en önemli nedenin cinsel sorunlar olduğu, çoğu çocukken tecavüze uğramış ya da kötü bir çocukluk geçirmiş kişiler olarak tarif etmekte.
Seri cinayet faillerinin bir diğer özelliği de olay yerinde "imza" diye tanımlanan bir iz bırakması. Bu işaret seri katilin kişilik yapısını ortaya koyduğu gibi cinayetlerin ortak noktasını da oluşturuyor.
Türkiye'de ilk seri cinayet failinin 90'lı yılların sonunda yakalandığı iddia edilse de psikotik tanısı almış birçok kişinin, benzer motivasyonlarla birden fazla cinayet işledikleri bilinen bir gerçek.
Seri cinayetlerin bütün dünyada artmasının geleneksel aile yapısındaki çöküş, şehirleşmenin getirdiği bireylerin yalnızlaşması, bütün dünyada aynı tip şiddete dayalı temalar içeren film ve oyunların artması, pornografinin yaygınlaşması, çizgi dizilerde bile şiddetin övülmesi ile ilişkili olduğunu savunanlar da var.
Sayılan bu psiko-sosyal değişikliklerin öncelikle ABD ve daha sonra da dünyada yaygınlaşmasının nedeninin Amerikan popüler kültürünün bütün dünyada yaygınlaşması olduğu düşünülebilir.
TÜRKİYE DE SERİ KATİLLERLE TANIŞTI MOBİLYACILARIN ENSESİNE TEK KURŞUN Türkiye'nin ilk seri katili Seyit Ahmet D. olarak kayıtlara geçti. D., 4 çocuklu bir ailenin en büyük oğluydu. Babası fırıncıydı. En yakın arkadaşıyla birlikte çocukken bir mobilyacının tacizine uğramıştı. Marangozlara nefret besleyen D., bir ay içinde 3 mobilyacıyı enselerine sıktığı tek kurşunla öldürdü. İlk olarak 5 Mayıs 1998'de Esenler'deki mağazasında Ali Osman Beldek'i öldürdü.
4 Haziran 1998'de de Bağcılar'daki Gül Mobilya'nın sahibi Mehmet Kayatuzu kurban seçti. Ölüm şekli her ikisinde de aynıydı. İkinci cinayetten 2 gün sonra yani 1998'in 6 Haziran günü bu kez Esenler'deki mobilyacı Celal Pınargöz işyerinde ölü bulundu. Kurbanlarının cesetlerinin üstüne battaniye örterek bıraktı. Yakalanmasaydı, sayıyı 8'e tamamlayacaktı. "Bunu kimseye söylemedik. Bir sır olarak sakladık.
Liseyi bitirene kadar arkadaşım her gün intihar edeceğini söylüyordu. Üniversiteyi kazandık. Ben gitmedim. O Diyarbakır'a gitti. Kısa bir süre sonra da intihar etti. Yıllarca bunun öfkesi içimde durdu. Mobilyacılara böylece kin beslemeye başladım. Arkadaşıma tecavüz edeni öldürecektim ama memlekete onu bulmak için gittiğimde ölmüştü." Sevinç Yavuz'un "Türk Seri Katiller" kitabı için yaptığı araştırmaya göre D., Nisan 2011'de, Af Yasası'ndan yararlanarak tahliye oldu.
KOLİCİ BOĞARAK ÖLDÜRDÜ İstanbul'da tam 5 kişiyi aynı yöntemle öldürüp cesetleri evinde sakladı. Sonra kolilere koyarak farklı semtlere bıraktı. Yakalandığında cinayetlerden sonra artık et yiyememekten yakındı ve "Sonunda vejetaryen oldum" dedi... Yer İstanbul... Gündüzleri bağırarak seyyar arabasında "zerzevat" satan seyyar satıcı Orhan Aksoy, Fatih'te 2 katlı bekâr evinde kalıyordu.
İlk cinayetini beraber oturduğu arkadaşı Mehmedi Yeşilyurt'u öldürerek işledi. Cinayet yöntemlerinin aynı olduğunu itiraf etti: Evde yalnız oldukları sırada içeceklerine uyuşturucu ilaç koyup kurbanlarını uyuttuğunu ve çamaşır ipiyle boğarak öldürdüğünü anlattı. İkinci kurbanı Ali Rıza İdrisoğlu oldu. Mehmedi'nin cesedini sakladıktan sonra Ali Rıza İdrisoğlu'nu eve davet etti. Aynı şekilde uyuttuktan sonra boğarak öldürdü.
Üçüncü kurbanı bir tiyatroda ışık amiri olarak çalışan Turgut Erkan'dı. Önce 2 cesetten kurtuldu fakat o sırada üçüncü kurbanı Turgut Erkan ile karşılaştı. Turgut Erkan, öldürüldüğünden habersiz olduğu arkadaşı Yeşilyurt'u arıyordu ve bu soruyu katiline sordu. İşlediği cinayetlerin ortaya çıkmaması için bir an evvel Erkan'ı öldürmeliydi. "Çok canım sıkılıyor, bana arkadaş ol" diyerek evine davet etti. İkram ettiği içeceğin içinde yine ilaç vardı.
Erkan'ın da sonu izini aradığı arkadaşı gibi oldu. Önce uyudu sonra bir iple boğuldu. Dördüncü kurbanı da daha önceden tanıdığı Hakan Kaya oldu. Onu hırsızlık yaptığı için öldürdüğünü söyleyecekti. Aksoy'un son kurbanı seyyar satıcı Ömer Şeker'di. Onu da beraber yaşadığı Rumen uyruklu kadına laf attığı gerekçesiyle aynı şekilde uyutup boğdu.
Aksoy, kurbanlarını banyo ve tuvalette saklıyor, günlerce beklettiği cesetlerin kokmaması için de her gün suluyordu. Bir süre sonra su faturası yüksek gelecek korkusuyla cesetlerden kurtulmaya karar verdi. Cesetleri tek tek sıkıca bağlayıp kolilere yerleştirdi. O anları şöyle anlattı: "Artık onlardan kurtulmak kolaydı. Cesetleri, gündüzleri seyyar satıcılık yaptığım arabayla İstanbul'un değişik yerlerine bıraktım."
Mehmedi Yeşilyurt'un cesedi Haramidere'de, Ali Rıza İdrisoğlu ve Turgut Erkan'ın cesetleri Gaziosmanpaşa Karadeniz Mahallesi'nde bir parkta, Hakan Kaya'nın ki Yenibosna ve Ömer Şeker'inki Yenikapı'daki varil içinde bulundu.
Seri cinayetler, tüm dünyada insanları huzursuz ettiği kadar meraklandıran ve ilgi uyandıran olayların başında geliyor. Türkiye için de seri katil kavramı yeni değil. Yine de kişisel olarak sıkça tanıklık ettiğim "Bizde seri katil yok", "Türkiye'de Amerika'daki gibi seri katil modeli çıkmadı" gibi şaşırtıcı ifadeler de yok değil.
Adli bilim uzmanlarına göre, Türkiye seri cinayetlerle çok uzun yıllar önce tanıştı. Yalnızca o dönemlerde tanımı "seri katil" değil, gazetelere yansıdığı başlıklarda "canavar"dı. Polis merkezi ve adliye arşivleri duyanları hayrete düşüren, tüyler ürperten seri cinayet vakalarıyla dolu.