Ölmeden önce gidilmesi gereken 20 festival
Eğer hala hayattaysanız bu festivalleri kaçırmamanız gerekir.
Pamplona İspanya’da düzenlenen boğalardan kaçış koşusu her yıl 6-14 Temmuz tarihileri arasında düzenleniyor. Birçok insan, geleneksel hale gelen bu festivalde boğalardan tabanları yağlayarak kaçıyorlar. Kaçamayanlara ne olduğunu biliyorsunuz zaten.
Ağustos ayının son haftasında başlayan bu etkinlikte Nevada çölünde buluşan binlerce insan, toplumsal kalıpların dışına çıkmak için bir araya geliyor.
Venedik’te 13. yy’dan beri düzenlenen bu karnavalda herkes çeşitli maskeler takıyor ve bu karnavalda en iyi maskeler seçilerek maske sahiplerine çeşitli ödüller verilir.
Baza, İspanya’da yapılan bu festivalin özelliği ise herkesin yağlanıyor olması; ama bizim bildiğimiz Kırkpınar yağlı güreşi gibi değil. Herkes birbirini yağladıktan sonra büyük eğlenceler düzenleniyor. Kulağa biraz garip gelse de her yıl 6 Eylül’de yapılan bu festival 500 yıldır devam ediyor.
Coachella’da her yıl müzik dünyasının en büyük isimleri bir araya gelmekle kalmıyor; aynı zamanda Hollywood’un da ünlü simaları bu festivalde boy gösteriyor. Hem ünlüleri görmek hem de müzik keyfi yapmak isteyenler için kaçırılmayacak bir etkinli
Özellikle Meksikalıların kutladığı bu festival 1 Kasım’da düzenleniyor. Festivalin adının tercümesini yapacak olursak “ölülerin günü” diye çevirebiliriz. Bu festivalde ölen insanlar anılıyor ve insanlar çeşitli kıyafetlerle bu eğlencelere katılıyorlar.
Her yıl Ağustos ayının son Çarşambası’nda düzenlenen Domates Festivali’nin tek amacı eğlenmek. İnsanlar bu festivalde birbirlerine domates atarak bir şekilde eğleniyor ve bu geleneğin başlangıcı ise 1945 yılına dayanıyor.
Kamp ve müziğin bir araya geldiği Glastonburt Festivali’nde bir müzik festivalinde olması gereken her şey bulunuyor. Bitmeyen konserler ve performanslar, arkadaşlarla kamp ortamı ve dahası…
Renkler Festivali olarak da bilinen Holi, tüm dünyadaki Hindistanlılar tarafından her yıl kutlanıyor. Ev yapımı boyalarla sokaklar rengarenk bir hale bürünüyor ve Hintliler bu eğlencede Kış’ın bitişini ve Bahar’ın gelişini kutluyorlar.
Rio Karnavalı için çok fazla söze gerek yok aslında. Günlerce sabahtan akşama kadar süren dans gösterileri ve sokak geçitleri tam bir şenlik alanı oluşturuyor.
Her yıl 5 Ocak ve 5 Şubat arasında düzenlenen bu festival, dünyanın en büyük kar ve buz festivali. Bu festivalde buzdan heykeller ve binalar yapılıyor. Bazı eserlerin uzunluğu 7 metreyi bulabiliyor.
Festival söz konusu olduğunda Edirne’de her yıl düzenlenen Kırkpınar Güreşlerini de unutmamak gerekiyor. Herkes en az bir kez bu festivale gidip, yağlı güreşleri izlemeli.
Dünyanın en büyük fener festivali olarak bilinen Tayvan’daki festivalinde gökyüzünde yüzer şekilde yüzlerce fener asılıyor ve geceyi bu ışıklar altında geçiriyorsunuz.
New Orleans’ta Paskalya öncesi perhizin ilk Çarşambası kutlanan bu festivalde geçitler, törenler ve tüm gün süren partilerle insanlar eğlenceyi doruklara çıkartıyor.
Eylül ayının son haftasında başlayıp, Ekim ayının ilk haftasının sonuna kadar süren Oktoberfest, dünyanın en büyük bira festivali olarak da biliniyor.
Her yıl birçok insan, tekerlek şeklindeki peynirleri Cooper Hill’de yamaçlardan aşağıya yuvarlayarak yarışıyor. İlginç zevkleri olanlar için gidilesi bir festival.
Su savaşlarını kalbine gidip, en kralından bir su savaşı yapmak istiyorsanız Tayland’taki Songkran Su Festivali tam sizlik.
Çok hızlı bir şekilde popüler olan Tomorrowland Festivali, dünyanın en büyük elektronik dans festivallerinden biri. Her yıl Belçika’ya bu festival için 100 binden fazla insan katılıyor.
Avrupa’nın en büyük ateş festivali olma özelliğini taşıyan bu etkinliğin sonunda gerçek boyutta bir Viking gemisi ateşe veriliyor.
Sıcak hava balonlarının bir araya geldiği dünyanın en büyük balon festivali olma özelliğine sahip olan Albuquerque balon festivali genellikle Ekim aylarında düzenleniyor.