İnanamayacağınız 10 İlginç Tesadüf
Bu dünyada o kadar ilginç tesadüfler gerçekleşiyor ki inanılamayacak derecede. Sizler için 10 tanesini derledik keyifli okumalar.
Dük Aosta canına susamış olacak ki hayatını değiştirecek bir karar verir ve Prenses Maria Del Pozzo ile evlenmek ister ama bilmemektedir ki hanım ablamız tam bir felaket parotoneri. Sonra evlenirler size sadece bir ay içinde yaşananları yazacağım: Sarayın başkapıcısı, boğazını kesti. Nikah törenine hazırlanan albay, güneş çarpmasından öldü. Balayı trenine yol veren istasyon görevlisi, trenin altında kalıp öldü. Başyaver, attan düşüp öldü. Muhafızların komutanı, kendini vurdu. Üstelik evlilikleri 7 ay sürmüştür kalan yedi ayda acaba neler oldu diye sormadan edemiyor insan.
Sinemaya heyecan katan Irwin Allen abimizi umuyorum ki hepiniz tanımışsınızdır. En göze çarpan üç filmi ise Poseidon Adventure, Towering Inferno ve When Time Run Out. Lanetli filmler desek yanlış olmaz herhalde. Poseidon Adventure batan bir transatlantiğin hikayesini anlatmaktadır bu filmden kısa bir süre sonra Queen Elizabeth Transatlantiği okyanusun serin sularına gömülmüştür. Towering Inferno yanan bir gökdelende ki insanları konu alan bir filmdir ve bu filmin ise etkisi hemen görülmüştür gala gecesi Brezilya'da üç gökdelen yandı. When Time Run Out ise bir volkan patlamasını anlatan bir filmdir ve merkalanmayın bu da lanetini göstermiş sadece iki hafta sonra St. Helen volkanı patladı. Kendisinden bir daha felaket senaryolu filmler çekmemesini istiyoruz.
Bundan yıllar yılı önce İngiltere bir çılgınlık yapıp Drakula uyarlaması bir film çekmiştir. Gala gecesi artık kapıya dayanmıştır fakat ortada bir sorun var film makaraları hala gösterime gelmemiştir. Yönetmen arayıp sorarak felaketi haber alır araba kaza yapmıştır ve gala ertelenmek zorundadır. Bir de şu ayrıntı var film makaralarını taşıyan araç hangi araca çarptı dersiniz, Ulusal Kan Nakil aracına...
Sene 1939 ABD Ohio'da bir çift ancak bir çocuk bakabilecek durumdayken onlara bir sürpriz olur ve ikiz bebekleri olur. Tabi bizimkilerin durumu yok ne yapacaklar zor da olsa birini evlatlık verirler. Aradan kırk sene geçer iki kardeş birbirini bulur ve hasret giderirler. O gün sadece görünüşerinin değil kaderlerinin de ikiz olduğunu farkederler. Gelin bir göz atalım İki kardeşe de James adı verilmişti. İkisi de avukatlık eğitimi görmüşlerdi. Mekaniğe ve halıcılığa meraklıydılar. Üstelik ustalık derecesinde. James kardeşlerin evlendikleri iki kadının adı da Linda'ydı. İkisinin de birer oğulları olmuşlardı ve birbirinden habersiz bu iki kardeş, çocuklarının adlarını James Allan koymuşlardı. Her iki James Allan da ikişer defa evlenmişlerdi ve ikinci karılarının adları Betty'di. İkisinin de köpeklerinin adı Toy'du ve de her ikisi de her yaz Florida St. Petersburg'a tatile gidiyorlardı.
1971'de Avustralya'da Sydney'de gökten altın sarısı yağmur yağmaya başladı. Tabi halk ümitlendi Allah halimizi gördü dayanamadı üzerimize altın yağdırıyor dediler. İki gün sonra yapılan bir açıklama ise bütün halkı hüzne boğdu yapılan açıklama şuydu: Bal arısı polenlerinin havaya aşırı miktarda karışması. 3 Mart 1976'da ABD'de Kentucy'de gökten et parçaları yağmaya başladı. Uzmanlar bunun at eti olabileceğini söylediler fakat anlaşılamayan nokta şuydu yağan etin at eti olması bu durumu ne kadar normal kılıyordu? 25 Temmuz 1972'de ABD'de Albany'de saat 16:45'te gökten yağan binlerce kağıt, gerçek anlamda bir bilinmeyendir. Yarısı beyaz olan bu kağıtlarda bilinmeyen bir dilde yazılar bilinmeyen matematiksel kuramlar ve grafikler bulunmaktaydı. Bizim ego sahibi bilim adamlarımız bir hevesle incelediler fakat boylarının ölçüsünü alıp gittiler.
Michael Godwin abimiz işlediği bir suçtan ötürü idam cezasına layık görülür ve idamınsa elektrikli sandalyede olmasına karar verilir. Ancak abimiz belli ki baya iyi avukatlar tutmuş olacaklar ki idama sadece bir saat kala idam cezasının müebbet hapse çevrilmesini sağlamışlar. Sonra abimiz hücresine gidip bir güzel dinlenmeye başlamış. Bu sırada hücresine yeni gelen televizyonunu kurcalıyormuş bütün ayarları yaptıktan sonra demir sandalyesine oturup televizyonun keyfini çıkartmak istemiş fakat o anda çarpılmış ve ölmüş aynen elektrikli sandalye etkisi olmuş. Meğer televizyonun kablusunda ufak bir sıyrık varmış ve o ufak sıyrık bir şekilde sandalyeye değmiş.
Olay 1893'de Texas Honey Grove'da yaşanıyor. Henry Ziegland kardeşimiz manitasıyla işi pişirmiş evden çıkarken karşısında kimi görsün, kızın ağabeyi.. Hemen bizim çapkın kardeşimiz bahaneler saymaya başlar fakat nafile ağabey silahına davranır ve bir el ateş eder bizim çapkının bir yanağından girip diğer yanağından çıkar ve arkada ki ağaca saplanır. Tabi bizim ki olayın şokuyla bayılıp kalır ağabey ise çocuğu öldürdüğünü ve namusunu temizlediğini düşünerek kafasına bir el ateş edip intihar eder. Gel zaman git zaman bizim ki kızı alır evlenir ve bu evde yaşamaya başlar. Aradan yirmi yıl geçer Henry evin önünde ki ağacı kesmeye niyetlenir fakat kendisi baya üşengeç olduğundan ağacı patlatmaya karar verir. Dinamiti yerleştirir uzaklaşır ve bekler ağaç patlar ve Henry ölür nasıl mı 20 yıl önce ağabeyin silahından çıkıp ağaca saplanan kurşunun beynine saplanmasıyla.Kurşun 20 yıl rötarlı da olsa yerine ulaşmıştı. Rest in Peace koca yürekli ağabey.
Sene 1987 Ölenleri Hatırlama Gününde orta yaşlı bir avukat abimiz çok bunalmış ve darlanmış olacak ki marinada ki teknesine gidip Allah'a vs. teklif etmeye karar vermiş. Tekneye çıkmış hava hafif yağmurlu gök gürültülü bir hava var ve demiş ki " İşte buradayım, beni mezara alamayacaksın..." Tanrının cevabıysa çok gecikmemiş abimizin üzerine o an düşen bir yıldırım abimizi küle çevirmiş. İlginç olanı ise abimizin ismi Graves'tı yani mezarlar. Ah be abicim o isimle o iş olur mu?
Sene 1977 yer San Diego bir ablamızın 23 yaşında ki oğlu üvey babası tarafından öldürülür cinayetin sebebi ise 20.000 $'lık sigorta poliçesiydi. Abimiz bir şekilde herhangi bir ceza almadan olaydan paçayı sıyırdı tabi ablamız da kafayı sıyırdı ve kendi adaletini kendi uygulamak istedi ve kocasını öldürme planlarına başladı. İlk denemesi ki son olmayacak olan öldürücü bir tarantula örümceğinin zehirini böğürtlenli bir pastanın içine kattı. Fakat abimiz o gün tatlı gününde olmasa gerek sadece bir dilim aldığı için zehir etkili olmadı. İkinci denemesi ise abimiz küvette banyo yaparken, ablamız suya elektriğe takılı saç kurutma makinesini düşürdü; ama olan makineye oldu, abimiz banyo sefasına o kadar dalmıştı ki farkında bile değildi. Üçüncü denemesi ise hanım ablamız abimizin arabasının rotunu bozdu, abimizin içtiği biraya amfetamin hapları doldurdu. Abimiz direksiyon başında uyudu, araba duvara çarptı; fakat hava yastığının şişmesi sayesinde kurtuldu. Ablamız artık bunun solo yapılamayacak kadar zor olduğunu fakedip başka bir ablamızla düet kararı aldı. Deneme 4: Bu iki ablamız, abimizin uyurken yastığının başucundaki rafta duran ağır demir heykeli başına düşürdüler. Sanırım abimiz birileri tarafından ileri derecede korunuyor olacak ki yine ölmüyor ve yaralı kurtuluyor. Bu iki hanım ablamızsa kodesin yolunu tutuyorlar.
Bu dünyada o kadar ilginç tesadüfler gerçekleşiyor ki inanılamayacak derecede. Sizler için 10 tanesini derledik keyifli okumalar.
1974 yılının ilkbaharıydı Joseph Figlock abimiz güzel güzel yolda yürürken kafasına bir bebek düştü üstelik 14. kattan ama endişelenmeyin ikiside ufak sıyrıklarla bu olayı atlattılar. Aradan bir sene geçti mevsim yine ilkbahardı Joseph Figlock abimiz yine keyifli keyifli yürürken kafasına yine bir bebek düştü olay da tam olarak burda garipleşiyor: düşen bebek aynı bebekti aynı gün aynı saat aynı yer ve yükseklik 14. kattı. İster inanın ister inanmayın ama yine ikiside sadece ufak sıyrıklarla olayı atlattılar.