İkon fotoğrafların hikayesi
CNN’in haberine göre, aktivistler “#BuyPens” (Kalemleri satın al) hashtag’iyle Simonarson’un fotoğraftaki şahsın yerini belirlemesine yardımcı oldu. İki günlük araştırma ve çokça yardım sonucu Simonarson adının Abdül olduğu belirtilen babaya ulaştı.
CNN’in haberine göre, aktivistler “#BuyPens” (Kalemleri satın al) hashtag’iyle Simonarson’un fotoğraftaki şahsın yerini belirlemesine yardımcı oldu. İki günlük araştırma ve çokça yardım sonucu Simonarson adının Abdül olduğu belirtilen babaya ulaştı.
İki çocuk babası olan ve yalnız yaşadığı belirlenen Abdül, uluslararası bir kampanyanın konusu olduğunu öğrenince şaşkına dönmüş. Fotoğrafta uyurken görülen Reem adlı 4 yaşındaki çocuk ise babasının bulunmasını sağlayan aktivist Carol Malouf’la selfie çektirmek istemiş.
Simonarson, Suriye’nin en sorunlu yerlerinden biri olan Yermuk’taki evinden kaçan Abdül ve ailesi için kitle fonlaması yöntemiyle 5 bin dolar toplamak üzere internet sayfası oluşturdu. #BuyPens kampanyası sadece 30 dakika içinde amacına ulaştı. 24 saatte ise 3 bin kişinin yardımıyla toplanan rakam 80 bin doları aştı.
Simonarsan, “Abdül miktarı duyunca ağlamaya başladı” derken, 35 yaşındaki Suriyeli babanın “yardım edenlere müteşekkir olduğunu ve cömertlikleri için sürekli teşekkür ettiğini” aktardı.
Elde edilen parayla iki çocuğunu okula göndereceğini söyleyen Abdül, savaştan önce bir çikolata fabrikasında çalışıyormuş.
Çoğumuz internette gezerken bu küçük kardeşimize rastlamışızdır. Onun fotoğrafı, en başarısız hissettiğimiz anda motivasyon kaynağı, bir şey başardığımızda ise zaferimizi taçlandırma aracıydı. Surat ifadesiyle de internet çağı insanlarının sevimli bulduğu çocuklardan olan Sammy Griner, artık büyüdü...
Babasının paylaştığı fotoğrafla ünlü olan Sam, şimdi böbrek hastası babası için bağış topluyor.
Radikal'in çeviri haberine göre bugün 8 yaşına gelen Sam ile annesi Laney, baba Justin’in bir an önce iyileşebilmesi için bir bağış kampanyası başlattı. ABD’nin Florida eyaletinde yaşayan anne Laney, bu kampanyayı 8 Nisan’da başlatmış. Ancak GoFundMe.com sitesindeki kampanyayı oluştururken, oğlunun adından bahsetmemiş. Daha sonra fikrini değiştirmiş ve “Justin’e böbrek nakli” adını verdiği kampanyanın görseline oğullarının da bulunduğu bir görsel eklemiş ve kampanya böylece daha fazla kişiye ulaşmış.
“Eğer insanlar bağış toplanan kişinin, kendilerini güldüren bu çocuğun babası olduğunu bilirlerse, hedefimize daha kolay ulaşabiliriz diye düşündüm” diyen Laney’nin bu hamlesi başarılı da oldu. Kampanyada “başarılı çocuk” ifadesinin (İngilizcede bilinen adıyla ‘meme’) kullanılmasından sonra yaklaşık 400 kişi Justin için bağışta bulundu.
Böylece ilaçları, ameliyatı ve ameliyat sonrası bakımı 75 bin dolar (yaklaşık 201.000 TL) tutan baba Justin için hedeflenen bağışın yarısı toplandı. Sammy’nin babası Justin, aslında uzun süredir böbreklerinden rahatsızdı. Tedavisine Sammy’nin doğmasından çok önce başlayan Justin, haftada 3 kere diyalize giriyordu. Fakat tedavi bir türlü olumlu sonuçlanmıyordu.
2007’de oğlu Sammy’nin fotoğrafını çekip Flickr’da paylaşan ve bilmeden onun ünlü olmasına sebep olan baba Justin, oğlunun bu kadar ünlü olmasına şaşırdığını söylüyor ve “ ‘Başarılı Çocuk’ ifadesinin internette popüler olduğunu biliyorum. Ama bizim açımızdan bakıldığında o sadece bizim 8 yaşındaki oğlumuz Sam… Fakat Sam’in yıllar içinde tüm dünyadaki insanlara ulaşmış olması inanılmaz bir duygu” diyor.
Türkiye onu Eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın, 1999'da Marmara Depremi sonrasında İzmit'e yaptığı ziyarette kucağına alıp sevdiği 'Erkan Bebek' olarak tanıdı.
O tarihte 8 aylık olan Erkan Işık, ertesi gün gazetelerin manşetlerinde yer aldı.
Bill Clinton’ın burnuna sıkarken çekilen görüntüleri tüm ülke ve dünya medyasında yayınlanınca bir anda ünlü oldu.
Clinton’un 2009 yılında uluslararası bir toplantı için Türkiye’ye gelişinde de İstanbul’da görüştüğü Erkan Bebek bugün lise çağına geldi.
Clinton ile yeniden görüşmek istediğini belirten Işık, ''İleride düğünüme gelmesini istiyorum. Sünnetime davet etmiştim ama gelemedi. İnşallah düğünüme gelmesine isterim'' diye konuştu.
Erkan'ın Clinton'la olan hikayesini anlatan anne Şennur Işık da Erkan'ın fıtık ameliyatı geçirdiği günün gecesinde deprem olduğunu, bu yüzden depremi hastanede yaşadıklarını belirtti. "Depremin ardından bir süre çadır kentte yaşadık. Clinton'ın geldiğini duydum. Erkan'ı alıp dışarı çıktım. O anda korumaları gelip benden Erkan'ı istedi. İlk önce vermek istemedim ama sonra yine geldiler ve Erkan'ı alıp götürdüler. Cllinton Erkan'ı kucağına alıp sevdi. Erkan kucağındayken Clinton'ın burnunu sıktı. Bu olay bütün televizyonlarda ve gazetelerde çıkmıştı."
Erkan'ın Clinton'la olan hikayesini anlatan anne Şennur Işık da Erkan'ın fıtık ameliyatı geçirdiği günün gecesinde deprem olduğunu, bu yüzden depremi hastanede yaşadıklarını belirtti. "Depremin ardından bir süre çadır kentte yaşadık. Clinton'ın geldiğini duydum. Erkan'ı alıp dışarı çıktım. O anda korumaları gelip benden Erkan'ı istedi. İlk önce vermek istemedim ama sonra yine geldiler ve Erkan'ı alıp götürdüler. Cllinton Erkan'ı kucağına alıp sevdi. Erkan kucağındayken Clinton'ın burnunu sıktı. Bu olay bütün televizyonlarda ve gazetelerde çıkmıştı."
Türkiye'deki neredeyse bütün hastanelerde ve sağlıkla ilgili kuruluşların birçoğunda görürsünüz o fotoğrafı. İşaret parmağını dudaklarına götürerek "sus" işareti yapan hemşireyi.
Hastanelerde hepimizi susturan Bayan Sus fotoğrafındaki Dilek Tunca'nın, yani o hemşirenin hikayesini bu ay OT dergisinde okumak mümkün. İşte, o söyleşinin bir kısmı: ''Hiç unutmuyorum, 1976 senesinin yazıydı.Turizm işimle ilgili Almanya’dan döndüğüm gün annem söyledi “Seni ajanstan aradılar” diye. İstanbul Reklam Ajansı’ydı, Cağaloğlu’nde. Şimdi kapandı tabii. Hatta döndüğümün ertesi günü çekildi o fotoğraf. Şişli’de yaşıyordum. Babam Subay emeklisi, annem terziydi. O dönem Turizmciydim, aynı zamanda mankenlik yapıyordum. Şimdiki kadar çok manken yoktu. Biz 10-12 kişi kadardık. Simla Kantarcıoğlu, Başak Gürsoy, Fatoş Altınkum’lar filan. Ertesi gün hemen gittim ajansa. Yurtoğlu ilaç firması, hastanelere ‘Sus Pankartı’ yaptırmak istiyormuş. Firma beni seçmiş. O zamanlar ‘kast ajansı’ diye bir şey yoktu. Reklam ajansları birbirine haber verirdi. Bağlı olduğumuz bir ajans da yoktu. Hepimiz birbirimizi tanırdık. Ekspozisyonlara 1-2 kişi çıkardık. Rozet Konfeksiyon için hep beraber çektirdiğimiz fotoğraflarımızda vardır.
Ben hastanelere gittiğimde doktorlar ve hemşireler önce bakıyorlar bana, onlara her seferinde tanıdık geliyorum. Yakın davranıyorlar. İlk kez karşılaşmışız aslında ama yıllarca fotoğrafıma bakmışlar, aşinalar bana. Bu duruma çok gülüyorum. Bir gün göz doktoruna gittim. Kızcağız bana bakıp “Yüzünüz hiç yabancı gelmiyor” dedi gülerek, halbuki tam arkasında benim hemşire pozum asılı. Ben hiç çaktırmayıp gülüyorum “Olabilir tabii” diyorum. Söylemiyorum da. Çünkü gözüme makyaj fırçası batmıştı, canım yanıyor. Çıktım oradan, sonradan kendi bulsun diye. Almanya’da bir dişçi polikliniğine gittim, poliklinikte de bir Türk varmış. Odaya girdim, duvarda benim fotoğrafım asılı. “Nereden buldunuz bu fotoğrafı?” dedim, doktor “Aaa, ben onu çok seviyorum, bayılıyorum, aşığım o hamıma” dedi. Ben kaldım. Hiçbir şey söyleyemiyorum. Bir baktı “Yoksa siz misiniz?” dedi. “Yok o benim kardeşim” dedim. “Hadi canım, kandırmayın. Sizsiniz işte” dedi, güldük. Sonra bir gün Tekirdağ’a gidiyorum, seçim zamanıydı. Bir otobüs gördüm. Bir baktım, otobüsün bir yanında Ecevit’in, diğer yanında benim fotoğrafım var. “Ne alaka yahu!” diye düşündüm. Kime sus diyorlar anlamadım hiç. ‘Bayan Sus’un ayrı bir yeri daha vardı, çünkü Atatürk’ten sonra duvardan inmeyen fotoğraf benimkiydi. Herkes geldi gitti, ben duvarda ‘Bayan Sus’ olarak kaldım.''
Dünyanın en ünlü fotoğraflarından biri sayılabilecek bu fotoğraf nerede çekildi merak ettiniz mi?
Fotoğrafın sahibi ise Charles O'Rear adlı bir profesyonel fotoğrafçı. Yıllarca birçok bilgisayar kullanıcısının arka planı olarak kalan fotoğraf National Geographic’in fotoğrafçılarından Charles O’Rear tarafından 1996 yılında ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Napa Vadi‘sinde çekilmiş. O’Rear fotoğrafı kız arkadaşını ziyaret etmeye gittiği sırada çektmi. Bu denli meşhur olacağını tahmin etmemiş.
Meşhur manzara Microsoft tarafından, Windows XP arka plan için masaüstü resmi olarak seçilmişti. Bugün, bir üzüm bağına dönüştürülen fotoğrafın çekildiği o tepe böyle gözüküyor.
Norveçli aktivist Gissur Simonarson, geçen hafta kucağında çocuğuyla Lübnan'ın başkenti Beyrut sokaklarında kalem satan bir babanın fotoğrafını paylaşınca, sosyal medyanın gücü bir kez daha gözler önüne serildi.
Simonarson’un fotoğrafı Twitter’a koymasının ardından dünyanın hemen her yerinden birçok insan resimdeki babaya yardım etmek istediğini belirtti. Fakat Simonarson, adamı da fotoğrafı çekeni de tanımıyordu.