Günümüz petrolü veri ve FaceApp
Son günlerde tartışmalara konu olan ve tekrar popüler hale gelen FaceApp, günümüz petrolü olarak tanımlanan veri kavramını tekrar gündem olmasını sağladı.
Hala bilmeyen varsa son günlerde hem Türkiye hem dünya gündeminde popüler olan FaceApp uygulaması var. Cep telefonlarına yüklenen bu uygulama herhangi bir fotoğraftaki kişiyi yaşlandırıyor, gençleştiriyor, makyaj yapıyor ve çok daha fazlasını sunuyor. Alınan sonuçlar da oldukça iyi ve her gün dünya çapında milyonlarca insan FaceApp ile düzenlediği fotoğrafları paylaşıyor.
Günümüz petrolü veri ve FaceApp
Konuyu veriye getiren durum ise FaceApp'ın arkasında bir Rus geliştiricinin olması. Uygulamanın tekrar popüler olmasıyla beraber (yeri gelmişten belirteyim FaceApp yeni bir uygulama değil ve 2017 yılında kullanıma sunuldu) FaceApp'ın verilerimizi aldığı, sakladığı ve bunları pazarlama ya da farklı faaliyetler için kullanabileceği ya da kullandığı iddiaları ortaya atıldı.
Herkesin derdi: Veri
Öncelikle şunu hatırlatmakta fayda var: Fotoğrafınızı çeken her türlü uygulama (buna telefonununuzun standart kamera uygulaması da dahil) verilerimizi alıyor. Yani TBT furyası ile 30 yıl öncesinin fotoğrafını paylaştığımız Facebook'tan yeni doğan ve daha agu bile diyemeyen çocuğumuz için hesap açıp tabir caizse 'takipçi kastığımız' Instagram'a kadar bütün uygulamalar verilerimizi topluyor.
Günümüz petrolü veri tabiri de (aslında büyük veri de denilebilir) buradan geliyor. Kişisel olarak Özgür Çetin'in bir fotoğrafını paylaşması ya da 30 yıl önceki halini kamuoyuna açması tek başına önemli değil. Ancak Özgür Çetin gibi 80 milyon kişi bunu yaparsa bir anlamı oluyor. O TBT ya da selfie furyalarının amacı bu verileri toplamak.
Yani Cem Yılmaz'ın gösterisinde söylediği 'Pentagon bizi gözetliyor' argümanı kişisel olarak doğru olabilir. Ancak bir grup bir ülke ya da millet anlamında düşündüğünüzde bu verilerin bir anlamı oluyor ve önemli hale geliyor.
Günümüzde bu veriler tıpkı petrol gibi çıkarılıyor, rafine ediliyor, ayrıştırılıyor ve sonra da ilgili kişi ya da kurumlara satılıyor. Bu bazen Facebook'un karıştığı Cambridge Analytica skandalında olduğu gibi ABD başkanlık ve Brexit seçimlerini manipüle etmek için kullanılıyor bazen de bulunduğunuz bölgede 20-35 yaş aralığında, erkek, evli ve 2 çocuklu babalara bir ürün satmak için kullanılıyor.Özellikle ikinci örnekte anlattığım detayları (bu kadar derinlikte olmasa da) Instagram'a reklam verirken görebiliyorsunuz. Artık Amazon, Facebook, Microsoft, Google ve benzeri dev teknoloji şirketlerinin tamamı büyük veriyi kullanıyor ve müşterilerinden gelen verileri analiz ederek daha iyi, daha verimli ve daha çok gelir getirecek ürünler üretmeye çalışıyor.
Öte yandan bu veri toplama işi sadece sosyal medya ile sınırlı değil. Yaptığımız alışverişler, bindiğimiz uçak, yaptığımız para transferi ve adımıza gelen kargolar da veri toplamak için birer fırsat ve bu hareketleri hem devletler hem de kurumlar zaman zaman veri toplamak için değerlendiriyor. Hatta siz bu yazıyı okurken bile veri oluşumuna katkıda bulunuyorsunuz. Bunlar arasında sayfada kaç dakika kaldınız, nereden geldiniz, buradan sonra siteyi hangi sayfadan terk ettiniz gibi bilgilerin bulunduğunu hatırlatmak isterim.
Rakamlarla büyük veri
Techjury internet sitesinin farklı kaynaklara dayandırarak paylaştığı bilgilere göre büyük veri ile ilgili aşağıdaki rakamlar konuşuluyor:
- 2023 yılında büyük veri analiz pazarı 103 milyar dolar büyüklüğe ulaşacak
- 2019 yılında büyük veri paszarı yüzde 20 oranında büyüyecek
- 2020 yılında her birey bir saniyede 1.7 MB veri üretecek
- Şirketlerin yüzde 97.2'si büyük veri ve yapay zekaya yatırım yapacak
- Netflix, müşterilerini elde tutmak için kullandığı büyük veri analizi sayesinde yılda 1 milyar dolar tasarruf sağlıyor
- 2020 yılında dünya çapındaki büyük veri miktarı 40 trilyon GB olacak
Veri yapay zeka ile buluşuyor
Son yıllarda verinin bu kadar popüler olmasının bir diğer sebebi eldeki büyük verileri işleyecek yapay zeka, makine öğrenimi ve benzeri teknolojilerin gelişmesi ve tabana yayılması oldu. Veri çok yeni bir kavram değil ancak ayrıştırılması, anlaşılabilir ya da işe yarar hale getirilmesi için üzerinde ciddi çalışmalar yapılması gerekiyordu. Gelişen teknoloji bunu kolaylaştırdığı için eskiden süper bilgisayar gerektirecek seviyedeki veriyi bir yazılım yardımı ile çok daha hızlı ve pratik bir şekilde analiz etmek mümkün hale geldi.
Günümüzde birçok şirket kendi müşterilerinden topladığı verilerle daha iyi hizmet, daha fazla gelir ve daha mutlu müşteriler kazanmak için çalışıyor. Elbette bunu yapmaları makul ve mantıklı görülebilir. Ancak konuyla ilgili tartışmalar izinsiz, manipülasyon ve kullanıcıların haberi olmadan yapılan veri toplama ve kullanma çabalarından ortaya çıkıyor.
Yani neyi sevdiğimiz, neyi sevmediğimiz, hangi saatlerde hangi alışverişleri yaptığımız, hangi fotoğrafı beğendiğimiz ya da hangi videoyu izlediğimizin bir değeri ve anlamı var. Büyük veri dediğimiz olay da tam olarak bu günlük hayattaki hareketlerimizin toplamını oluşturuyor.
Ve ne yazık ki bu veri toplama tuzaklarından kaçmak o kadar kolay olmadığı gibi günümüz şartlarında pek mümkün değil. Kaçamıyor olsak da 3-5 like ya da küçük bir hediye alacağız düşüncesiyle kişisel verilerimizi uluorta her yerde paylaşmamanızı öneririm. Bu veri paylaşımının sadece sosyal medya ile sınırlı olduğunu düşünmeyin. Size puan veren sadakat kartlarından, indirim sunan market zincirlerine, bileğinizde adımlarınızı sayan akıllı bileklikten benzin aldığınız benzincinin verdiği karta kadar birçok platform ya da kuruluşun derdinin sizden bu tarz bilgileri alabilmek olduğunu unutmayın.