Gizemi çözülmeyen fotoğraflar
Fotoğrafa dikkatli bakın, ayrıntı fark ettiniz mi? (sol alt köşe). Gizemi çözülmeyen fotoğraflar
Fotoğrafa dikkatli bakın, ayrıntı fark ettiniz mi? (sol alt köşe)
Bu fotograf mükemmel bir zamanlamanın eseri... Gün batımında patlayan bir flaş ve parlayan gözler.
1941 yılında çekilmiş bu fotoğraf, dünyada zaman yolculuğunun temsili fotoğrafı konumunda. Bir köprü açılışı sırasında çekilen fotoğrafta, dönemin kılık kıyafetiyle alakası olmayan giyinimde bir adam ve elindeki kayıt cihazı dikkat çekiyor. Zaman yolculuğu ne kadar gerçektir bilinmez ancak söz konusu kişinin gözlüklerinden tutun tepeden tırnağa zamanının çok ötesinde olduğu kesin.
Bu fotoğrafra ise dört çocuk kameraya poz veriyor ancak fotoğrafta fazladan bir el var. Hayır bir göz yanılması söz konusu değil ve beşinci bir çocuk arkadan elini uzatmıyor. Beşinci çocuk olmadığını düşünecek olursanız, bu fazladan elin fotoğrafta nasıl belirdiğini söylemek son derece güç.
15. yüzyılda Domenico Ghirlandaio tarafından çizilen bu son derece ünlü tabloda Hz. Meryem ve Aziz Giovannino resmedilmiş. Ancak arka planda tam anlamıyla bir UFO gözlemi söz konusu. Palazzo Vecchio koleksiyonunda yer alan bu tablodaki UFO'nun sırrı yüzyıllardır çözülemiyor.
1000'den fazla kişi tarafından Arizona ve Nevada semalarında görülen bu ışıklara ait pek çok görüntü ABD hükümeti tarafından toplatılsa da, 13 Mart 1997'de olaya tanık olan pek çok kişi, o anı bu ve benzeri fotoğraflarla ölümsüzleştirdiler. Işıkların genel bir kanıyla dünya dışı canlıların dünyayı ziyareti olarak yorumlanması söz konusu. Ancak gerçekte tam olarak ne oldukları belirsiz.
Jim Templeton bir doğa gezisi sırasında kızının fotoğrafını çektikten sonra ortaya çıkan garip görüntü, en bilinen garipliklerdendir. Fotoğrafın üstünde oynama yapılıp yapılmadığını inceleyen Kodak firması, çekilen fotoğrafın gerçek olduğunu onaylamıştır. Görüntüde kızın arkasında beliren astronot benzeri varlığın oraya nasıl geldiği tam bir muammadır.
Dünya etrafında 13.000 yıldır radyo sinyalleri yayan bu cisim keşfedildiğinde fotoğrafları çekildi ve varlığı kanıtlandı. Ancak sonrasında kayıplara karıştı, ya da en azından söylenenler bu yönde çünkü söz konusu aracın NASA tarafından yakalanıp incelemeye alındığı da rivayet ediliyor. Aracın tam olarak ne olduğu ve şu an nerede olduğu bir muamma. Kara Şovalye adı verilen cisme ait geriye kalan fotoğraflar ise, söz konusu olayın tek kanıtı konumunda.
Gerçek adı bilinmediği için Babuşka Hanım olarak anılan kadın, Kennedy suikastinde, suikastçinin bulunduğu noktayı fotoğraflayan tek kişi olarak biliniyor. Hatta suikastçinin fotoğraflarını da çektiği ciddi bir rivayet olarak dolaşıyor. Ancak Babuşka Hanım'ın gerçekte kim olduğu ve nerede olduğu bilinmiyor. Ona dair tek bilgi bu fotoğraf ve bu fotoğrafın ardından çekilen fotoğraflar. 1963'teki suikast anından sonra Babuşka Hanım'ın izi bulunamıyor. Hatta FBI'ın arananlar listesinde olduğu biliniyor.
Apollo 17 görevi sırasında çekilen bir fotoğraf halka sızdıktan sonra açıklanamayan gizemli görseller arasındaki yerini aldı. Bu fotoğraf başta NASA tarafından karartılarak karanlık olduğu gerekçesiyle imha edilmeye çalışılsa da, fotoğrafın dijital ortamda kontrastıyla oynandığında çok belirgin bir şekilde Ay'da bir piramidin yer aldığı görülüyor.
Mikalanjelo'nun meşhur "Adem'in yaradılışı" çalışması, Sistine Şapeli'nin tavanını yüz yıllardır süslemekte. Bu çalışmada en dikkat çekici özeliklerden biri, Tanrı figürünün gökyüzünde garip bir geometrik cismin içinden çıkmasıdır. Söz konmusu cismin dikkatli incelendiğinde aslında bir insan beyninin yarısının iç kısmını sembolize ettiği anlaşılabiliyor. Bilinene göre Mikalanjelo ve onunla aynı çağda yaşamış pek çok sanatçı insan anatomisini daha iyi tanıyabilmek için cesetler üstünde çalışmalar yapıyorlardı. Yani Mikalanjelo çok büyük bir olasılıkla insan beyninin iç yapısını biliyordu. Peki neden Tanrı'yı insan beyninin içinden çıkacak şekilde resmetmişti? Nasıl bir mesaj vermek istiyordu?
1924'te çekilen ve sonradan renklendirilen bu fotoğrafta Hook adası açıklarında deniz altındaki devasa bir canlı görüntülenmiş. Bu canlının türü ve ne olduğuna dair herhangi bir bilgi günümüzde de olmamakla birlikte, fotoğrafı çeken Robert Le Serrec ve karısı, canlının son derece saldırgan bir yapıda olduğunu tarihe not düşmüşler.
Norveç'in Hessdalen vadisinde 2007'de çekilen bu fotoğraftaki ışıkların ne olduğu henüz daha çözülemedi.
Texas'taki evlerine yeni taşınan Cooper ailesinin çektiği bu fotoğrafta yukarıdan aşağı, tepe taklak sarkan bir beden arka planda gözüküyor. Fotoğraf üzerinde yapılan incelemeler fotoğrafın gerçek olduğunu ortaya çıkartsa da, aslında var olmayan korkutucu görüntünün nasıl oluştuğu hala bir sır.
Masolino Da Panicale (1383-1440) tarafından "Kar Mucizesi" adı verilerek resmedilen eser bugün hala Santa Maria Maggiore kilisesinde, Floransa İtalya'da sergilenmekte. İsa ve Meryem tasvirinin altında gökyüzünün UFO'lar ile kaplandığı bir günü tarif etmekte. Söz konusu gün ile ilgili kayıtlar Vatikan güncelerinde saklı tutulmaktadır. Olayla ilgili pek çok söylenti dönemin Vatikan yönetimi tarafından baskılarla kaynaklardan silinmiş. Eserin sahibi Panicale, uzun bir süre yardımcılığını yaptığı Kardinal Branda Castiglione'den hikayeyi dinlemiş ve olayı bu şekilde tasvir etmiş. Söz konusu olayı kar ve bulut olarak şifreleyen Panicale bu şekilde Vatikan'ın sansüründen kurtulmayı başarmış. Ancak bu çalışmanın ardında anlatılmak istenen gökyüzü olayının tam olarak ne olduğu gizemini korumaktadır
Masolino Da Panicale (1383-1440) tarafından "Kar Mucizesi" adı verilerek resmedilen eser bugün hala Santa Maria Maggiore kilisesinde, Floransa İtalya'da sergilenmekte. İsa ve Meryem tasvirinin altında gökyüzünün UFO'lar ile kaplandığı bir günü tarif etmekte. Söz konusu gün ile ilgili kayıtlar Vatikan güncelerinde saklı tutulmaktadır. Olayla ilgili pek çok söylenti dönemin Vatikan yönetimi tarafından baskılarla kaynaklardan silinmiş. Eserin sahibi Panicale, uzun bir süre yardımcılığını yaptığı Kardinal Branda Castiglione'den hikayeyi dinlemiş ve olayı bu şekilde tasvir etmiş. Söz konusu olayı kar ve bulut olarak şifreleyen Panicale bu şekilde Vatikan'ın sansüründen kurtulmayı başarmış. Ancak bu çalışmanın ardında anlatılmak istenen gökyüzü olayının tam olarak ne olduğu gizemini korumaktadır.
Bu görsel bir 12. yüzyıl el yazması olan 'Annales Laurissenses'te (tarihi ve din olaylar hakkında bir kitap) kaleme alınan Sigiburg kuşatması sırasında iki Fransız şövalyesinin 776 yılında gördükleri uçan cisimleri tasvir etmekte. Kitaptaki bilgiye göre Saksonlar Fransızları Siriburg'da kıskıvrak kuşatırlar. Aniden gökte iki büyük dönen kalkanlar(!) görülür. Bu olayı anlatan çizimler, her ne kadar düzmece olarak tanımlansa da, Siriburg kuşatmasında daha iki tarafın da birbirine bir ok bile atmadan, nedense(!) korkarak kaçtığı ve savaşın başlamadan bittiği bilinmektedir.
Bu çizim 14 Nisan 1561 tarihinde Nuremberg'te meydana gelen gerçek bir olayın dönemin yazılı kayıtlarına geçmiş bir belgesidir. Hans Glasser tarafından çizilmiştir. Gökyüzünde bir anda beliren küreler, haçlar ve tüpler bir saat boyunca ışıklar ve alevler saçarak mücadele ederler. Birçoğu toprağa düşerler ve bölge tarihinin en büyük yangını çıkar. Bölge halkı yangından atmosfere salınan gazlar sebebiyle söndürme girişiminde bulunamazlar. Birçok kişi zehirlenerek can verir. Yangın gökyüzünde siyah bir mızrak ucuna benzeyen devasa bir cisim belirene kadar sürer. İnsanlar korkularından evlerine kapanır. Nuremberg'in dünyayla ilişiği bir süreliğine kesilir. Olaylar sakinleyince halk evlerinden dışarı çıkar. Yangın sönmüş hava temizlenmiş ve ortada herhangi bir gökcismi vs. kalmamıştır. Söz konusu olaya dair tek görsel olan bu eser bugün Wickiana Koleksiyonu içerisinde Zürih Merkez Kütüphanesi'nde sergilenmektedir.
Samuel Coccius tarafından çizilen eserde 1566 yılında gerçekleşen olayda, İsviçre'nin Basel şehri üzerinde sergilenen bir ufo resmi geçidi resmedilmektedir. Basel'de gerçekleşen bu olayda sayılamayacak kadar fazla siyah küre gökyüzünde belirir halk paniğe kapılır hatta kıyametin geldiği düşünülerek Vatikan'a haberciler gönderilir. Bu eser de yine Wickiana Koleksiyonu'na dahil olarak Zürih Merkez Kütüphanesi'nde sergilenmektedir.
1680'lerde Fransa'da kullanılan bir madeni paranın üstündeki çizimler de bir hayli ilginçtir.. Aynı döneme ait pek çok parada ulusal simgeler, dini simgeler kullanılırken bu bastırılan parada nedense bir UFO resmedilmiş.
Güney Amerika'daki pek çok kalıntıda UFO ve benzeri garipliklere dair çizimler bulmak mümkün. Bu taş tablet de onlardan biri. Kaba taslak bir uzay yolculuğunun anlatılmaya çalışıldığı çizimler antik çağların Uzay Yolu dizisi tadında.
Ay Yıldız Türk piramitleri olarak bilinen bugün Çin topraklarında yer alan, eski Türklere ait büyük tümülüsler (anıt mezarlar) içerisinde şaşırtıcı çizimler dikkat çekiyor. Duvarların yapımı sırasında iç duvarlara kazınan, "ay-yıldız" ve Oğuzların Kayı Boyu'nun, yani günümüzde Türkiye Türkleri olarak geçen Türk kavmimin, damgası olan "I Y I" sembolünün bulunması tartışmalara yol açmıştır. Türklerin İslamiyet ile birlikte kültürlerine kattıkları düşünülen ay-yıldız sembolünün kökeninin çok daha eskilere dayandığı yönünde önemli bir kanıt olan bu çizimlerin sırrı henüz aydınlatılamamıştır. Ancak temel olarak Türk mitolojisinde yıldızın Venüs olduğu bilinmektedir. Ve hilal şeklindeki Ay'ın Venüs'ü kucaklamasını temsil etmektedir. Venüs, Yunan mitolojisinde Afrodit'tir ve Türk mitolojisinde de kadını temsil eder. Halk arasında da Çoban Yıldızı olarak bilinir. Ay ise Türk mitolojisinde erkeği ve atayı temsil eder "Ay Dede" buralardan gelen bir tanımdır. Yani bu sembol, bir anlamda erkeğin kadını kucaklaması, erkekle kadının buluşması manasını taşır diyebiliriz. İslamiyete geçişten sonra bu sembole yüklenen anlam da değişime uğramış olabilir. Belirttiğimiz gibi tam olarak durumun bir açıklaması yoktur.
Dünya tarihi gizemli olaylar, canlılar ve garipliklerle dolu. Bunların arasında kimi zaman merak uyandıran kimi zaman da korkutan fotoğraflar yer alıyor.
2. dünya svaşı sırasında 1942'de meydana gelen olayda Los Angeles semalarında devasa büyüklükte ve ışıklar saçan bir cisim belirir. Bu aracın öncelikle Nazilerin gizli bir silahı olduğu düşünülse de, söz konusu hava taşıtını yakından görenlerin tarifleri, aracın dünya dışı bir teknoloji olduğuna dair izlenimler yaratmıştır. Savaşın gergin atmosferi sebebiyle panik olan Los Angeles'taki askeri birlikler top atışlarıyla cismi düşürmeye çalışırlar. Bu fotoğraf cisme ait en net görüntü olup, cisme açılan atışların çoğu isabet etmesine rağmen araç düşürülememiştir. Geldiği gibi birden ortadan kaybolan cisime açılan ateş olayın Los Angeles Savaşı olarak anılmasına sebep olmuştur.