Dünyadan en ilginç gelenekler
Dünyanın heryerinden insanların atalarından bugünlere kadar devam ettirdikleri en ilginç gelenekleri.
İsrail'de ise Musevi inancına göre, düğünlerde Kudüs'teki kutsal tapınağın yok oluşunu sembolize eden içi cam parçalarıyla dolu bir beze basma geleneği bulunuyor. Törende cam kırmak ise hayattaki mutluluğu ve üzüntüyü sembolize ediyor. Hindistan'da da damat gelinin kıyafetinden sorumlu oluyor. Gelin, beyaz gelinlik yerine, "sari" denilen özel bir giysi giyiyor. Törene gündelik kıyafetlerle gelen gelin, daha sonra kocasının kendisine sunduğu kıyafeti giyiyor.
İngiliz geleneklerinin en başında kilisede çan çalmak geliyor. Bu şekilde kötü ruhların kovulduğuna inanılıyor. Gelin ve damat kiliseye girerken ve çıkarken çanlar çalınarak yeni evli çifte çiçek atılıyor.
Shiva'ya tapan gizli Hint örgütü üyeleri Shiva'yı en üstün tanrı olarak görüyorlar. Shiva'nın her şeyi yarattığına inandıkları için hiçbir şeyin kötü olduğuna inanmıyorlar. Bu yüzden her türlü cinsel aktiviteye katılıyor, uyuşturucu kullanıp alkol tüketiyorlar ve et yiyorlar. Tabu anlayışları yok.
Kore'de evlilik geleneklerinde ördek ve kaz önemli bir yer tutuyor. Eski geleneklerde damatlar arkalarında kaz taşıyarak beyaz bir atın üstünde gelinin evine giderlerken günümüzde sembolik olarak tahta kaz kullanılıyor. Bir başka geleneğe göre de düğünden sonra bir çift tahta ördek yeni çiftin evine yerleştiriliyor. Eğer ördekler karşılıklı konursa çiftin iyi geçineceğine, ters konulursa kavga edeceklerine inanılıyor.
Bosna-Hersek'te evlenme çağına gelmiş gelin adayını isteyen damat adayı, kız evine yemeğe davet ediliyor ve ailenin büyükleri ile söz konusu evlilik hakkında tartışıyorlar. Kızın aile büyükleri damat adayı hakkında bir karara vardıktan sonra kahve ikramına geçiliyor. Şekerli kahve damat adayının evlilik için uygun görüldüğü, sade olması ise damat adayının reddedildiği anlamını taşıyor.
Afrika'nın bazı bölgelerinde damat adayı kızı ailesinden istedikten sonra kızın ailesi teklifi kabul ederse kızlarına para ve fıstık veriyor. Gelin adayı, fıstığı damatla bölüşürken, çiftin birleşmesine yardımcı olan aracıya da bir parça veriliyor. Bu, komşulara ve akrabalara düğün daveti anlamına geliyor.
Satere-Mawe kabilesi Brezilya'nın amazon bölgesinde yer alıyor. Bu kabile erkek çocuklar için acı verici ayinler düzenliyor. Tam anlamıyla erkek olabilmek için çocuklar ellerine karıncalardan örülmüş bir eldiven giymek zorundalar. Bu karıncalar o bölgede doğadaki en tehlikeli hayvanlardan biri. Çocuklar erkek olabilmek için bu eldivenleri giyip ilk seferde on dakika bu izleyen diğer aylarda da yirmi kere yapmak zorundalar.
Filipinlerdeki Limestone mağaraları ölülerin evi olarak görülüyor. Ölüler mağaralarda yakılıyor ve bu yüzden mağaraların dış yüzeyleri tabutlarla kaplı bir şekilde. Bu gelenek Çin'de nesli tükenmekte olan Bo kabilesinde ve Toaraja kabilesinde de görülüyor.
Vatikan'daki son araştırmalar unutulmuş bir geleneği tekrar su yüzüne çıkardı. Romalılar ölülerle beraber yemek yerler ve onları beslerlerdi. Birçok mezarın yayında unutulmuş çubuklar bulunurdu. Benzer çubuklar İngiltere'de de bulundu. Eski Romalılar bazen mezar yanlarına gidip ölüleriyle piknik yaparlardı. Mezarlardaki yazıtlarda en yakın yemek bulunabilecek yerin tarifi yer alırdı. Böylece insanlar ölmüş yakınlarını daha kolay beslerdi
Masai kabilesi ( Tanzanya ve Kenya'da bulunan etnik bir grup) değişik bir selamlama yöntemi kullanıyor. Birbirlerine tükürerek selam veriyorlar. Mesela yeni bir doğum olduğunda bebeğin lanetten ve kötü şanstan uzaklaşması için yeni doğan bebeğe tükürüyorlar. Masai kabilesi sakinleri büyüklerle selamlaşırken ise büyüğün elini sıkmadan önce kendi ellerine tükürürler. Medya sayesinde Masai kabilesi çok kişi tarafından biliniyor.
Yanomamö, Venezuela ve Brezilya'dan kökenini almış büyük bir kabile. Modern yaşamdan uzakta eski geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir kabile. Bu kabilenin insanları dini geleneklerinden dolayı ölü insanın vücudundan herhangi bir parçayı saklamayı yasaklıyor. Bu kabilede biri öldüğü zaman tamamen yakılıyor. Küller ise aile bireyleri arasında paylaştırılıyor ve yeniyor.
Hindistan'ın Solapur bölgesinde her sene evebeynler bir araya gelerek bebeklerini 150 santimetrelik bir kuleden atıyorlar. Aşağıda büyük bir örtü tutan köylüler bebeği yakalıyor. Aileler bu geleneğin bebeğe uzun bir ömür ve sağlıklı bir yaşam kazandaracağına inanıyor. Bu yöntem genellikle Müslümanlar tarafından uygulanıyor ama bazı Hintliler de bu yönteme başvuruyor. Milli devlet her ne kadar bu geleneğe karşı çıksa da yerel yetkililer etkinlik için polis gücü de kullanıyor.
Ortaçağda banyo yapmak tören şeklindeydi. Kastilya Kraliçesi İsabella bile 50 yıldan fazla süren hayatı boyunca iki kez banyo yapmıştı.
Utah'daki Mormon'larda genç kuşak, çok eşliliğe sıcak bakmıyor.
Eskimoların yaşlıları, iyice güçten düşünce intihar yoluna başvururken, Fijili yaşlı erkekler, ölme isteğini yakınlarına söylerlerdi. Kararlaştırılan gün geldiğinde de yaşlı erkek, canlı olarak toprağa gömülürdü.
Hindistan'da yemeğe gelen misafir yemekten sonra geğirmezse yemeği beğenmemiş sayılıyor ve bu davranışı büyük saygızıslık sayılıyor.
İskoçya'da ise gelin, düğünden bir gece önce aile büyüklerinin ortasına oturarak, onlara ayaklarını yıkatıyor. Bu gelenek, çiftin mutluluk yolunda yürümelerini sembolize ediyor. Düğünde ise gelin iki ayakkabısına da bozuk para koyuyor.
Fransa'da ise evlenecek çiftlerin törende yer alacak çiçeklerini davetliler getiriyor. Gelin ve damadın, evlilik günlerinde kullanılan ve nesilden nesile aktarılan evlilik kabından şarap içmesi de bu ülkedeki evlilik gelenekleri arasında yer alıyor.
Fenikeliler, salgın hastalıklar, kuraklık, savaş kaybetme gibi büyük felaketlerin yaşandığı günlerde en sevdikleri çocuklarından birini tanrıları Baal'e kurban verirlerdi.