Dişlere zarar veren 7 yanlış hareket
1. Dişleri bir “alet” olarak kullanmakŞişe kapaklarını açmak, iplik koparmak, çivi taşımak, pipo ısırmak, yemiş kabuklarını kırmak, çok fazla çekirdek yemek, buz ısırmak… Dişleri sert cisimlerle sürekli temasa zorlamak öncelikle mine tabakasında aşınmalara, çatlaklara, ciddi kırıklara, hatta diş kayıplarına varan sıkıntılı durumlara yol açabiliyor. Örneğin buz ısırmak hem sert bir yüzeyle dişleri zorlarken, hem de termal şok yaşanmasına sebep oluyor. Termal şok da; dişin içindeki sinir ve damar dokularının aşırı ısı değişikliği nedeniyle hassasiyetine ve sık tekrarlarında da nekrozuna, yani ölmesine neden olabiliyor.
1. Dişleri bir “alet” olarak kullanmak Şişe kapaklarını açmak, iplik koparmak, çivi taşımak, pipo ısırmak, yemiş kabuklarını kırmak, çok fazla çekirdek yemek, buz ısırmak… Dişleri sert cisimlerle sürekli temasa zorlamak öncelikle mine tabakasında aşınmalara, çatlaklara, ciddi kırıklara, hatta diş kayıplarına varan sıkıntılı durumlara yol açabiliyor. Örneğin buz ısırmak hem sert bir yüzeyle dişleri zorlarken, hem de termal şok yaşanmasına sebep oluyor. Termal şok da; dişin içindeki sinir ve damar dokularının aşırı ısı değişikliği nedeniyle hassasiyetine ve sık tekrarlarında da nekrozuna, yani ölmesine neden olabiliyor.
2. Tırnak yemek, kalem ısırmak Tırnak yemek ya da herhangi bir şeyi ısırıp kemirmeye çalışmak, tırnaklarda olduğu kadar dişlerde de şekil ve pozisyon bozukluklarına, hatta aşınmalara sebep olabiliyor.
3. Fazla şekerli ve rafine gıdalar yemek Çok fazla şekerli ve rafine gıdalarla beslenmek ağız içindeki asit seviyesini arttırarak çürük riskini oldukça yükseltiyor. Şekerli ve çokça işlemden geçmiş paketli gıdalar diş yüzeylerine kolaylıkla yapışıyor ve çok zor temizleniyor. Bunlar yerine lifli, şeker seviyeleri düşük, çiğ veya az pişmiş sebze meyve gibi besinleri daha sık yemek, besinler tüketilirken bile diş yüzeylerinde fonksiyonel bir temizlik gerçekleşmesini sağlıyor. Özellikle atıştırmalık halinde şekerli ve rafine gıdalar yeniliyorsa, arkasından mutlaka ağzı çalkalamak, akşam yemeğinden sonra atıştırılıyorsa, diş fırçalamayı yatmadan hemen önce yapmak gerekiyor.
4. Asitli içecekleri tercih etmek Asitli içecekler mine tabakasını yumuşatıyor ve içerdikleri aşırı miktarda şeker nedeniyle ağız içinde çürük oluşumu için en uygun şartları sağlıyor. Bu nedenle asitli içecekler yerine asitsiz ve şeker ilavesiz meyve suları veya süt benzeri doğal içecekler tercih edilmeli.
5. Çay ve kahveyi abartmak Çok fazla çay veya kahve tüketmek diş yüzeylerinde birikimlere sebep olduğu için tavsiye edilmiyor. Diş yüzeyinde renklenmeler ve birikimler, kişilerin bunları temizlemek için dişleri daha sert fırçalamalarına veya aşındırıcı diş macunlarına yönelmelerine, dolayısıyla da diş yüzeylerinde çizik ile aşınmalara yol açıyor. Pürüzleşen diş yüzeyleri de daha kolay renkleniyor, temizlenseler bile tekrar kirlenmeleri daha kolay oluyor.
6. Sigara veya tütün içmek Sigara içerken, içe çekilen kızgın duman ağız içi dokularda haşlanma etkisi yaparak dokuların kalınlaşmalarına ve bunun sonucunda da diş eti hastalıkları gibi sinsice ciddi yıkımlara sebep olan hastalıkların gizli kalmalarına sebep oluyor. Normalde hasta dokularda görülen ödem, kızarıklık ve kanamalar sigara kullananlarda maskeleniyor. Diş eti dokularının dolaşımı da bozulduğu için ağız içi yaralar çok daha geç iyileşiyor. Diş yüzeylerinde oluşan birikim ve renklenmeler, kötü ağız kokusu, hatta ağız içi kanserlere yatkınlık artıyor.
7. Diş sıkmak veya gıcırdatmak Toplumda oldukça sık rastlanan “parafonksiyon”, yani fonksiyon dışı hareket olarak adlandırılan bu durum; dişlerde diş eti seviyesine kadar varabilen ciddi aşınmalara, çene eklemi rahatsızlıklarına ve çiğneme kaslarında hastalıklara sebep olabiliyor. Ayrıca yüzde aşırı gelişmiş çene kasları nedeniyle köşeli çene; aşınan dişler nedeniyle burun ucu ile çene arasındaki mesafenin azalması sonucu da; dişsiz, yaşlı bir görüntü oluşmasına yol açabiliyor.
Dünya genelinde diş çürükleri ve dişeti hastalıkları, nezlenin ardından en sık görülen hastalıklar arasında 2. sırada yer alıyor. Kötü ağız hijyeni ve sağlıksız dişler; kötü bir estetik görüntünün yanı sıra çiğneme güçlüğüne ve devamında sindirim sorunlarına yol açıyor. Üstelik diyabet, kalp hastalıkları ve ağız içi kanserler gibi birçok önlenebilir hastalığın oluşmasına da zemin hazırlıyor. Ülkemizde farklı yaş gruplarında; çürük, dolgulu diş ile çekilen diş sayısı yüzde 6,3 gibi yüksek bir oranda seyrediyor. Bu oran yaş arttıkça çok daha yüksek boyutlara ulaşıyor. Öyle ki 60 yaş ve üzerindeki kişilerde çekilmiş diş sayısı oranı yüzde 23 iken, 65 yaş ve üstünde total dişsizlik oranı yüzde 67’ye yükseliyor. Sıkça sergilediğimiz “hatalı alışkanlıklarımız” ise diş eti hastalıkları, diş çürükleri ve diş kaybının en önemli sorumlusu olarak gösteriliyor.