Cem Kıvırcık yazdı: Nedir bu “izleniyoruz” endişesi…
Cem Kıvırcık'la Dijital Gündem köşesinde bu hafta izleniyoruz endişesini ele alıyoruz.
Geçtiğimiz hafta yazdığım akıllı televizyonlar yazımdan sonra, birçok mesaj aldım. Okurların yanı sıra, ailemden, tanıdıklarımdan bile konuyla ilgili soru soranlar oldu… “Evet…” dedim, yazdıklarım az bile…
Ama bu izleniyoruz endişesini bir türlü anlayamadım.
Mesela, çok sevdiğim bir akrabamın karısı… Neredeyse 70’ine dayanmış durumda… Herhangi bir işte çalışmamış... Bir ev kadını… Otomobil kullanmamış, ehliyeti bile yok… O bile gözlerini koca koca açarak soruyor: “Bizi izliyorlar mı?”
Geçen gün, Türk Telekom’la TAMBU klavyenin birinci yılı münasebetiyle bir etkinlikteydik. Dijital Servisler Başkanı Dr. Ramazan Demir, indirme sayısı 6,6 milyona ulaşan ve 22 milyar etkileşimin sağlandığı bu hizmetlerini bir adım daha ileriye götürerek, klavyeyi bir arama motoruyla entegre edeceklerini açıkladı. Hemen akabinde de kişisel verilerin toplanmasıyla ilgili hassasiyetleri olduğunu ve bu tip verileri toplamadıklarının altını çizdi. Bu haberi gazeteci arkadaşlarımızla çeşitli kaynaklardan paylaştığımızda, bu açıklamaya inanmayan birçok kişi olduğunu gördük…
Hemen birkaç gün sonra, Turkcell’in dijital dönüşüm yolunda yaptığı pazarlama faaliyetlerini konuşmak üzere Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İsmail Bütün’le bir araya geldik ve konu tabii ki, anlık mesajlaşma uygulaması BiP’e geldi. Bütün de yabancı kaynaklı uygulamalara gösterdiğimiz toleransı, kendi ülkemizde geliştirdiğimiz uygulamalara karşı göstermediğimiz konusunda bir nazire yaptı.
Anlamadığım şey, “TBT: Throwback Thursday” diyerek, sünnet fotoğrafımıza kadar kendi ellerimizle paylaştığımız Facebook, sağa sola salladığımız Twitter, ya da aile pikniğimizin fotoğraflarını yayınladığımız Instagram konusunda neden bu kadar hassas değiliz?
İnternetle birlikte “bedava” kavramına alıştık. Bu konuda iki önemli söz var… Bunlardan biri, “Eğer bir ürün bedava ise ürün sensin” … Öteki ise, “Bedava peynir yalnızca fare kapanında olur” …
Milyonlarca dolar harcanarak geliştirilen bu uygulamaların iki önemli finans kaynağı var. Birincisi elbette ki reklam… Hatta öyle ki, size özel reklam… Yani tam da reklamcıların istediği gibi nokta hedefi… İkincisi ise sizsiniz… Yani sizinle ilgili her şey… Kaç yaşındasınız, cinsiyetiniz ne yer ne içersiniz ne seversiniz, hangi müziği dinlersiniz, ne okursunuz? Siz kendinizle ilgili bu verileri uygulamayı yüklerken “Tamam” diyerek geçtiğiniz noktada vermeyi zaten kabul ediyorsunuz. Üstüne üstlük kendinizle ilgili tüm bilgileri, yine kendi ellerinizle sisteme yüklüyorsunuz.
Ondan sonra da “beni izliyorlar” diye kopan bir vaveyla… Çok geç değil mi bunun için?
Sevgiyle kalın…
Cem Kıvırcık – Twitter/Facebook/Instagram: @cemkivircik