Apple'a Steve Jobs ruhu lazım
Son yıllarda inovasyonu kaybettiği için eleştirilen Apple, yıllık olarak düzenlediği geliştirici konferansı WWDC'de beklentileri boşa çıkardı. Apple'a yeni bir Steve Jobs ruhu gerekiyor.
Dünyanın en ilginç ve büyük teknoloji markalarından biri olan Apple, kendi hayranları ve ekosistemi ile milyonlarca kişinin hayatını etkilemiş ve değiştirmiş bir marka. Günümüzde teknoloji ile ilgilenip bu markayı kullanmayan ya da bir şekilde ürünleriyle yolu kesişmeyen yoktur diye düşünüyorum. Markayı bu şekilde bir fenomen haline getiren, dünya çapında fanlarının oluşmasını sağlayan isim ise şirketi Steve Wozniak ile beraber kuran Steve Jobs idi.
Jobs her ne kadar takıntılı ve obsesif kişiliği ile bilinse de kullanıcı beklentilerini iyi anlayan ve onlara uygun çözümler üretmeyi ana hedef haline getiren bir isimdi. 2011 yılında aramızdan ayrılan Jobs ile beraber Apple'da yeni bir dönem başladı. Aradan 7 yıl geçmesine rağmen hala Jobs'un ekibinin kilit noktalarda olduğunu görüyoruz. Baş tasarımcı Jony Ive, halen CEO koltuğunda olan Tim Cook ve diğerleri hep Steve Jobs'un ekibinin üyeleriydi.
Ancak Jobs'un ölümünün ardından Apple'da inovasyon ve sektöre liderlik etme özelliği yerini yavaş yavaş daha fazla kar etme ve daha çok para kazanma hırsına bırakmaya başladı. En azından benim gibi 20 yıla yıkan zamandır teknoloji üzerine yazıp çizen, ekmeğini bu tarz yazılardan kazanan bir kişinin görüşü bu yönde. Firmanın son yıllardaki etkinliklerine baktığımda da inovasyondan ve sektöre yön vermekten ziyade rakipleri takip etme ya da genel geçer trendleri hayat geçirme dışında bir fark göremiyorum.
Çok sönük başlayan bir WWDC oldu
Bu durumu dün başlayan ve firmanın bir dizi işletim sistemi
güncellemesini tanıttığı Worldwide Developers Conference ya da kısa
adıyla WWDC etkinliğinde de gördüm. Aralarında Türkiye'den de giden
yüzlerce basın mensubunun izlediği etkinlikte iOS 12, tvOS 12,
MacOs Mojave 10.14 ve watchOS 5 gibi Apple ürünlerinde kullanılan
işletim sistemlerinin yeni sürümleri duyuruldu. Beni tek
heyecanlandıran iOS 2'de sunulan bazı özellikler oldu. Ancak
bunların bile yeterli olmadığını ve firmanın daha fazla inovasyona
ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. Salondaki katılımcıların ara sıra
çılgın bağırışlarını saymazsak pek heyecanlı oldukları
söylenemezdi.
Aslında bu durum yeni değil. Son dönemde izlediğim tüm Apple etkinlikleri sıkıcı sunumlara dönüşmüş durumda. Bunda sunulan yeniliklerin çok da bir fark getirmemesi ve heyecan uyandırmaması önemli bir etken. Bunu sunumu yapanların hal ve hareketlerinden de anlıyorsunuz.
Steve Jobs ruhu gerekiyor
Jobs'un şirketin başında olduğu dönemlerde bazı radikal kararlar alınmıştı. Örneğin bilgisayardan CD ROM'u kaldırmak (ki o dönem büyük olay olmuştu), Flash desteğini sonlandırmak (Adobe ile Apple'ın arasının açılmasına neden olmuştu) gibi adımlar Steve Jobs'un vizyonunu gözler önüne seren önemli kilometre taşlarıydı. Bugün bilgisayarlarda CD ya da DVD artık neredeyse kullanılmıyor. Benzer durum Flash için de geçerli.
Bazılarınızın 'Özgür güzel yazıyorsun ama Apple şu an dünyanın en değerli şirketi ve rakamlar senin söylediklerinin tersini gösteriyor' dediğini duyar gibiyim. Evet kesinlikle haklısınız ama çok para kazanmak ya da çok değerli olmak bunun sürdürülebilir olacağı anlamına gelmiyor. Apple gibi değeri neredeyse 1 trilyon dolara yaklaşan bir markanın inovasyonu kaybetmesi çok hızlı olmayacağı gibi para kazanması da tam tersi bir durum olduğu anlamına gelmiyor.
Bir döneme damgasını vuran Nokia'nın 2007 yılında Forbes dergisine kapak olduğunda atılan başlığı hatırlatmak isterim: Nokia - Bir milyar kullanıcı. Acaba birileri cep telefonu kralını yakalayabilecek mi? Nokia hala dünyanın önemli şirketlerinden biri olsa da eski günlerini aradığını söylemek için teknoloji yazarı olmaya da gerek yok değil mi?
Apple'ın önünde iki seçenek var: Birincisi inovasyon ve müşteri odaklı düşünme tarzı ile yeni fikirler üretmek. Ki bu yazıldığı kadar kolay bir şey değil. İkinci yol ise karlılığa odaklanıp daha fazla şirket değeri için çalışmak. Steve Jobs'un 'ürün değil operasyon adamı' olarak tanımladığı CEO Tim Cook'un dümende bulunduğu Apple'ın ağırlıklı olarak ikinci yolu tercih ettiğini düşünüyorum. Gelinen nokta da bu durumu gözler önüne seriyor.