1 değil, 3 değil, 5 değil tam 10 boyutlu evrenimiz!
Evrenimizle ilgili günümüze kadar birçok teori ortaya atıldı. Bunlar arasından en ilgi çekicilerden biri evrenin kaç boyutlu olduğuyla ilgili. Bu konuda çok fazla görüş sunulmuş olsa da insanların kafasında en çok yer edinen görüşlerden bir tanesi 18. yüzyıldan Einstein zamanına kadar kabul edilen 3 boyutlu evren görüşü. Bu görüşe göre evren, günlük hayatta da gözlemlediğimiz biçimiyle en, boy ve yükseklik boyutlarıyla sınırlı tasvir ediliyordu.
Evrenimizle ilgili günümüze kadar birçok teori ortaya atıldı. Bunlar arasından en ilgi çekicilerden biri evrenin kaç boyutlu olduğuyla ilgili. Bu konuda çok fazla görüş sunulmuş olsa da insanların kafasında en çok yer edinen görüşlerden bir tanesi 18. yüzyıldan Einstein zamanına kadar kabul edilen 3 boyutlu evren görüşü. Bu görüşe göre evren, günlük hayatta da gözlemlediğimiz biçimiyle en, boy ve yükseklik boyutlarıyla sınırlı tasvir ediliyordu.
Einstein ise evrenin 4 boyutlu olabileceğini. 4. Boyutun da zaman olduğunu ileri sürdü. 4. Boyutun neden zaman olduğunu şöyle açıklayabiliriz: durmaksızın binadan binaya atlayan Örümcek Adam'ı düşünelim. Saat 12:00 da bir evin üstünde bulunan örümcek adamın evrendeki konumunu belirlemek için 4. sokak (en), 21 numara (boy) ve yerden 100 metre yükseklikte olduğunu söylemek yetersiz kalır. Bu konum belirleme işlemine bir de 12:00 saatini yani zamanı da eklememiz gerekir. Aksi taktirde Örümcek Adam'ı istediğimiz yerde bulamayabiliriz.
3. boyutu her insan kolay kavrayabilirken, 4. boyutun varlığı veya kavranmasındaki zorluk da tartışılır fakat 10 boyutla tasvir edilen bir evrenin açıklaması gerçekten de aklın sınırlarını biraz zorlar ve hayal etmesi çok güçtür.
Süpersicim teorisi ve bilim adamlarına göre, 5. boyuta bir göz atabilme imkânımız olsaydı bizim dünyamıza temelde benzer ama yine de belirgin farkları olan farklı dünyalar görebilirdik.
6. Boyuta geldiğimizde olası evrenlerin bulunduğu bir düzlem görebilirdik. Oluşan bütün evrenlerin başlangıç ve bitiş noktalarını rahatça görmenin yanı sıra Süpersicim kuramına göre bu boyutlara hâkim olma durumumuzda zamanda rahatlıkla yolculuk yapabilirdik.
Bu boyutta farklı başlangıç koşullarına sahip dünyalara ulaşmamız mümkün olabilir. 5. ve 6. boyutta ise bu başlangıç koşulları aynı kalırken, sonraki hareketler farklıydı. 7. boyutta ise her şey zamanın en başından itibaren farklı gerçekleşir.
8. Boyuta ulaşabilseydik sonsuza kadar dallanan bütün olası evrenlerdeki olası tarihsel düzleminlere ulaşır ve bunların nasıl gerçekleştiğine şahit olabilirdik. Bu yüzden buna sonsuzlar denir.
9. Boyutta ise, oluşabilecek farklı fizik kanunlarına sahip, farklı başlangıçları olan bütün evrenlerin bütün tarihsel aşamalarını kıyaslayabilirdik.
Bu son boyutta ise akla gelebilen yahut gelemeyen her şey muhtemeldir.
İşte kesinliği konusunda büyük ölçüde mutabakata varılan 4 boyuta eklenen, kavranması zor 6 boyutun açıklamaları böyle. Bu 6 boyutun etkilerini günlük yaşantımızda 4 boyutun etkileri kadar göremesek de bu boyutların çok küçük ölçeklerde (Planck altı ölçeklerde 6.62606957(29)×10−34) sıkışmış olabileceği üzerinde duruluyor.
Bilim adamları bu kuramı nihai kuram (her şeyin kuramı) olarak da isimlendirirler çünkü bu kuram doğrulanır ve tam olarak açıklanabilirse Einstein’in genel görelilik kuramı ile kuantum mekaniğini aynı çatı altında birleştirecek.