45 yıllık Mouse tarihi!
Oregon Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği okuyan Engelbart’ın 1960’larda geliştirdiği ilk mouse iki metal tekerliği olan ahşap bir kabuk şeklindeydi. Mouse’un patenti 1970’te alındı
Oregon Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği okuyan Engelbart’ın 1960’larda geliştirdiği ilk mouse iki metal tekerliği olan ahşap bir kabuk şeklindeydi. Mouse’un patenti 1970’te alındı
Mouse’un bilgisayar ile beraber kullanılmaya başlanması ve piyasaya çıkması ise yaklaşık 15 yıl sürdü. Mouse ilk defa Apple’ın Macintosh cihazları ile markete görüşe çıktı.
Temmuz ayında 88 yaşında hayatını kaybeden farenin mucidi Engelbart geliştirdiği oNLine System (veya NLS) ile araştırmacıların elektronik bir kitaplık üzerinde belge oluşturmalarına ve paylaşmalarına olanak tanımıştı. Bu sistem önemliydi çünkü, ARPANet bilgisayar ağı için bir uygulama haline gelecekti.
Peki dünden bugüne bilgisayar fareleri nasıl gelişti?
1970 yılının sonrasına doğru Xerox PARC'tan Bill English fareyi biraz daha geliştirdi. Toplu farenin temellerinin bahsi geçen dönemde atıldığı söylenebilir.
Engelbart'ın geliştirdiği faredeki o büyük tekerlekler, yerini fare gövdesi içinde bulunan ve millere temas eden bir topa devretti. Top yine birbirine dik iki mile –tıpkı birbirine dik konumlanan tekerlekler gibi- temas ediyordu ve böylece hareket bilgisi sisteme aktarılıyordu.
Yaşı ileri olan kullanıcılar bir dönemin trackball'larını hatırlayacaktır. Trackball'larda aynı top farenin içi yerine dışına alınmıştı ve parmak hareketleri ile işaretçinin kontrolü sağlanıyordu.
Pek kullanışlı olmadı ancak endüstride çoğu alanda kabul gördü.
Toplu yapı elbette farenin yaygınlaşmasını sağlamada büyük pay sahibi ancak geniş bir açıdan bakıldığında zamana bağlı bazı sorunları da beraberinde getiriyor.
Millerin yağlı yapısı nedeniyle topun taşıdığı tozlarla bozulması birçok toplu fare kullanıcısının başına gelmiştir. Hassas bir yapıya sahip olan top aynı zamanda ağırdır ve bileğin gereğinden fazla yorulmasını sağlar.
Özellikle hızlı hareketlere karşılık alabilmek zordur ve oyuncular tarafından pek sevilmez. Neyse ki 90'ların yarısından sonra optik fareler algılama teknolojisini devraldı ve ikinci çığırı açtı.
Algılamanın temeli olan topun yerini ilk etapta optik algılayıcıya bırakmasında ise Mouse System Corporation'da görevli olan Steve Krisch büyük bir pay sahibi.
Artık top yerini bir zemin algılayıcıya bırakmıştı fakat özel bir metal zemin olmadan ne yazık ki algılama gerçekleşmiyordu. Zamanla teknolojilerin ucuzlaması ve gelişmesi sonucunda görüntü işlemcilerin kullanılmasına başlandı ve yüzeyin aydınlatmasında LED'lerden faydalanıldı.
Görüntü işlemcilerin gitgide daha hassas hale gelmesi sayesinde fareler artık yüzey seçmez ve her yüzeyde çalışabilir hale geldi.
Günümüzde halen kullanılmakta olan en yaygın fare çeşidi optik algılayıcı içerenlerdir. Kimi firmalar tarafından daha iyi sonuçlar için mekanik ve optik melezi ürünler üretildiyse de optik teknoloji piyasanın değişmezleri arasına yerleşmiş durumda ve günümüzde geçerliliğini sürdürüyor.
Optik algılayıcı ürünler artık son derece uygun fiyatlı ve camda dahi çalışabilir hale geldi. Yine bazı firmalardan zaman zaman farklı çözümler gelebiliyor ancak temel aynı.
Günümüzde algılama teknolojisinde gelinen en son nokta ise lazer. Lazer fareleri geliştiren şirket Logitech ve 2004 yılı sonrasında ürünler piyasada boy göstermeye başladı.
Lazer farelerde de bir görüntü işlemci kullanılıyor ancak yüzeyin algılanmasında optik teknolojiye göre gözle algılanması daha zor olan lazer ışınları kullanılıyor. Aynı görev optik farelerde genelde kırmızı renkli bir LED ile sağlanıyor.
Yeni nesil tüm ürünler de – özellikle üst seviye - USB arabirimini destekliyor. Kablosuzluğa geçiş ise kızılötesi ile başladı. 90'ların sonlarına doğru desek hata etmemiş oluruz.
Kızılötesi teknolojisi tıpkı evinizdeki uzaktan kumanda gibi. Alıcı ve verici birbirini görmezse işe yaramıyor. Elbette kablosuz olması hoş ancak yoğun bir şekilde çalışan ve masasını dağıtanlar için hoş olmasa gerek. Neyse ki radyo dalgaları ile bilgisayara USB bir alıcı üzerinden bağlanan ürünlerin yaygınlaşması fazla uzun sürmedi.
Bilgisayarların vazgeçilmez parçası olan farenin mucidi Douglas Engelbart, 9 Aralık 1968'de yani tam 45 yıl önce "Mother of All Demos" ile bilgisayarla etkileşim kurmanın nasıl bir şey olacağını göstererek tüm dünyanın ilgisini üzerine çekmişti.
Bilgisayar-insan etkileşimini sağlayan ilk bilgisayar faresi çok temel hareketleri algılayabiliyordu ancak o dönem için bu çok büyük bir buluştu.