Uzaydan tespit edilen radyo sinyalinin gizemi çözüldü
15 Ağustos 1977'de SETI projesi kapsamında uzaydan tespit edilen radyo sinyalinin gizemi çözüldü.
Bu projenin start almasından 6 yıl sonra Dr. Jerry R. Ehman, hakkında onlarca teorinin ortaya atıldığı sinyalleri saptadı ve bu haber bilim dünyasının en büyük gizemlerinden birisi olarak tarihe geçti.
Uzaydan gelen sinaylleri incelemeye başlayan Dr. Ehman önündeki veriler içerisindeki "6EQUJ5" karakterlerini daire içine alıp hemen yanına da "Wow!" Notunu düştü. Bu not ilerleyen günlerde sinyallerin adı oldu.
Dr. Jerry R. Ehman tarafından keşfedilen ve sadece 72 saniye süren sinyalin kaynağını saptamak için bir süredir araştırmalarını sürdüren St Petersburg College'de çalışan bilim insanları, bu sinyalin kaynağının pek çok komplo teorisine konu olan uzaylı bir medeniyete ait olduğu iddiasını çürütecek sonuçları yayınladı.
Ekip adına açıklamalarda bulunan Profesör Antonio Paris, bu keşiften bir gün önce dünyaya yakın bir noktadan geçen iki asteroidi mercek altına aldıklarını ve sinyallerin bu cisimlerden geldiğini belirtti.
Zira aynı göktaşları bu yıl yeniden gezegenimize yakın bir noktadan geçtiklerinde wow sinyali ile aynı sinyal ekip tarafından kaydedildi. 266P/Christensen ve P/2008 Y2 adı verilen Güneş'in etrafında dönen asteroitler yaklaşık her 7 yılda bir dünya'ya yakın bir noktadan geçiyor.
"Yanılmış olmayı çok isterim" diyen Paris, içinde hala bu sinyalin dünya dışı bir medeniyete ait olabileceğine dair bir umudu barındırdığını da sözlerine ekledi.
Bilim kurgu filmlerinin değişmezi insanoğlu ile uzaylıların karşılaşmaması uzun bir süredir de bilimin merceğinde. Pek çok filme konu olan bu olayın neden henüz gerçekleşmediğini araştıran bilim insanları olası senaryoları belirledi.
Evrende gezegenimize benzeyen 40 milyar gezegen var. Ancak herhangi bir gelişmiş medeniyetin bizimle bağlantı kurması sandığımızdan daha uzun sürebilir.
Zira uzaylıların kullandığı dalgaların seyahat mesafesi sandığımızdan daha yavaş olabilir.
Ayrıca bu dalgalar bizim fark edemeyeceğimiz kompleks bir yapıya sahip olduğu için gözden kaçırıyor da olabiliriz.
Zira uzayı 1984'ten beri dinliyoruz ve bu teknolojimiz oldukça ilkel olabilir.
Ayrıca gezegenimizden 32 ışık yılı uzaklıktaki dalgalar henüz bize ulaşmış değil. Evrenin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bize doğru ilerleyen "ilk merhaba" mesajı hala yolda olabilir.
Bizim de uzaya 100 yıldan biraz fazla süredir dalga gönderdiğimizi düşünürsek bizim mesajımızın da hala bir medeniyete ulaşamadığını söylemek mümkün.
En karamsar senaryoya göre, evrende başka yaşamlar arayan tek medeniyet biz olabiliriz.
Ya da başka bir gezegendeki yaşam daha biz ulaşamadan kendisini yok etmiş olabilir. Gezegenimizin Soğuk Savaş yıllarında nükleer savaş tehdidi altında yaşadığını düşünürsek başka bir medeniyetin benzer bir sebepten yok olması da oldukça muhtemel. En kötü senaryo ise Hollywood'un en çok işlediği konu olan gelişmiş bir medeniyetin evrendeki diğer uygarlıkları işgal ederek gelişimini sürdürmesi. Bu da bizimle bağlantıya geçmemelerini oldukça mantıklı hale getiriyor.
1971 yılında Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, daha çok SETI adıyla bilinen (Dünya Dışı Akıllı Yaşam Formu Araştırma Merkezi) projesini başlattı.
1971 yılında Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, daha çok SETI adıyla bilinen (Dünya Dışı Akıllı Yaşam Formu Araştırma Merkezi) projesini başlattı.