Namibya Çölü'nde buzul çağının ipuçları saklı
Hoffman ve ekibi 1990’larda Namibya’nın kızgın çölünde rastladıkları kayaların önemini keşfetmiş, ondan sonra da Dünya’nın sırlarını çözmek için hemen hemen her yıl oraya gitmişti.
Hoffman ve ekibi 1990’larda Namibya’nın kızgın çölünde rastladıkları kayaların önemini keşfetmiş, ondan sonra da Dünya’nın sırlarını çözmek için hemen hemen her yıl oraya gitmişti.
Bir zamanlar bilim insanları “Kartopu Dünya” teorisini saçma bularak reddediyordu. Bu teoriye göre 700 milyon yıl önce bütün gezegen o kadar soğumuştu ki buzullar kutuplardan ekvatora kadar yayılmıştı. Yani Dünya dev bir kartopu görünümündeydi ve on milyonlarca yıl boyunca bu halde kalmıştı.
Namibya’da elde edilen bulgular işte bütün bunları doğruladı. Çöldeki kayalıklar, bir zamanlar okyanusun tabanında biriken tortulardan oluşuyordu. Bu kayalar buzullara dair veriler içeriyor. Buna göre dünyamız 700 milyon yıl önce buzlarla kaplıydı.
Bu ipuçlarını yerinde görmek için Namibya’ya gittik. Ama orada saha çalışması yapmak hiç kolay değil.
Namibya’nın kuzey batısında Huab ve Ugab nehirleri arasındaki tenha bölgeye gittik. Burası aşırı sıcak ve kuru, dağlarla bölünmüş bir çöl.
Ara ara kurumuş ağaç gövdeleri çıkıyor karşınıza. Canlılarını ise sadece kurumuş nehir yataklarında görüyorsunuz. Filler de su kazıp çıkarabilecekleri bu bölgelerde dolaşıyor ancak.
Çölde en rahat ulaşım, istediğiniz yerde durup konaklamanız için üst kısmı çadırla kaplı pikapla mümkün.
Akşamları kamp ateşi etrafında şarkı söyleyip Namibya’nın olağanüstü jeolojisi hakkında hikayeler anlatarak geçiyordu. Sabahları ise erkenden kalkıp kahvemizi içtikten sonra tepelere keşfe çıkıyorduk. Geceleri berrak gökyüzünde Samanyolu galaksisini bütün ihtişamıyla görmek mümkün.
Bazı günler kum fırtınalarına da rastladık. Kamp alanımızı yıkıp geçmişti bu fırtına.
Milli parklar dışında vahşi yaşama pek rastlanmıyor. Ama otlayan birçok hayvan ve eski devekuşu yuvaları görmüştük. Kaldığımız süre boyunca filler bizden hep bir adım önde gidiyordu. Onları görmesek de geride bıraktıkları artıklarından anlıyorduk bunu.
Namibya’nın kurak iklimine uyum sağlamış çok ilginç ve muhteşem bitkilere de rastladık. En ilginçlerinden biri, sadece iki yaprağı olan ve hep büyüyen welwitschia adlı bitkiydi.
Ortalama ömrü 500-600 yılı bulan bu bitkinin bazı örneklerinin 1000 yaşında olduğu görüldü.
Muhteşem manzara ve doğal yaşamın yanı sıra bu tür ortamlarda olmanın yarattığı bir özellik de herkesin birbirine hiçbir karşılık beklemeden yardımcı olması.
Doğası, jeolojik yapısı, gezegenimizin buzlu geçmişine dair içerdiği ipuçlarıyla Namibya inanılmaz bir yer.
Afrika’nın güney batısındaki Namibya, çölüyle ve Atlas Okyanusu’na açılan İskelet Sahili ile ünlü.
Aklınıza gelecek son şey bu ülkenin, dünyanın buzul çağına ilişkin ipuçlarını taşıyor olmasıdır. Ama 20 yıl önce jeologlar tam da burada gezegenimizin en olağandışı olaylarından birine dair işaretlere rastladı. Dünyanın kartopundan ibaret olduğunu gösteren işaretlere.