Meme kanseri için yeni umut! Teknoloji hastalıklara deva olmaya devam ediyor!
Gelişen teknoloji, sağlık alanında da umut verici yeniliklere imza atıyor. Meme kanserinin erken teşhisinde büyük bir adım olabilecek ultrason sütyeni, bu alanda yapılan çalışmaların önemli bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Bu yenilikçi ürün, kadın sağlığına yönelik araştırmaların ne kadar ileri seviyelere ulaştığının bir göstergesi niteliğinde.
2015 yılında MIT'de postdoktora yapan Canan Dağdeviren, teyzesi Fatma’ya meme kanseri teşhisi konulduğunu öğrendiğinde, hayatında yeni bir sayfa açıldı. Biyometrik veri toplayabilen esnek cihazlar üzerine çalışmalar yapan Dağdeviren, teyzesinin yanında olmak için Hollanda'ya gitti. Teyzesinin hastane yatağında, meme kanserini daha sık tarama imkanı sağlayacak ve kanserin yayılmasını önleyebilecek bir elektronik sütyen fikri tasarladı. Bu fikir, zor zamanlarda teyzesine bir nebze teselli sundu.
Ertesi yıl MIT'de öğretim üyesi olduğunda, bu fikir Dağdeviren'in zihninden hiç çıkmadı. Şimdi MIT Media Lab'da medya ve sanat alanında yardımcı doçent olan Dağdeviren, Conformable Decoders araştırma grubuna liderlik ediyor. Laboratuvarın misyonu, dünyanın fiziksel desenlerini takip etmek ve çözmek. Görev tanımı vücuda uyum sağlayan ve veri toplayabilen elektronik cihazlar yaratmayı da içeriyor.
Altı buçuk yıl süren fon bulma zorlukları ve teknik engeller sonrasında, Dağdeviren sonunda bu spontane fikri gerçeğe dönüştürmeyi başardı. Ekibinin son icadı, sütyenin içine yerleştirilen ve mıknatıslarla sabitlenen giyilebilir, esnek bir ultrason cihazı. Dağdeviren "Artık bu teknoloji, kağıt üzerindeki bir hayal değil, gerçek ve dokunulabilir bir şey. İnsanların göğüslerine yerleştirip anomalilerini görebiliyorum." Diyor.
Meme kanseri için yeni umut! Teknoloji hastalıklara deva olmaya devam ediyor!
Meme kanseri taraması mükemmel bir bilim değil. Doktorların en iyi yöntemi, 40 veya 50 yaşından sonra kadınlar için her iki ila üç yılda bir yapılan mamogramdır. Mamogram bir X-ışını işlemi içerir ve radyasyon nedeniyle testin sıklığını sınırlar. Ayrıca mamogram, özellikle yoğun meme dokusu olan kadınlarda kanseri tespit etmede her zaman etkili olmayabilir.
Ancak Dağdeviren ve ekibinin yarattığı ultrason cihazı, göğüsün şekline uyum sağlayarak gerçek zamanlı verileri toplar ve bu verileri bir kadının telefonundaki bir uygulamaya doğrudan gönderebilir. (Şu anda cihaz, görüntüleri görmek için bir ultrason makinesine bağlanmalı.) Dağdeviren, "Kahvenizi yudumlarken verileri toplayabilirsiniz" diyor. Yamanın geliştirilmesi, ultrason teknolojisini miniyatürleştirmeyi ve fiziksel basıncı elektrik enerjisine dönüştürebilen yenilikçi bir piezoelektrik malzeme kullanmayı içeriyor.
Dağdeviren ve ekibinin üstesinden gelmeye çalıştığı sorun, meme kanserini daha hızlı yakalamak. 2020'de 685.000 kişi (erkek ve kadın) meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Dağdeviren'in cihazı gibi bir aletle her gün tarama yaparsanız, iki yılda bir elde ettiğiniz tek bir veri noktası yerine 730 veri noktasına sahip olabilir ve kötü huylu kitleleri çok daha erken yakalama potansiyeline sahip olabilirsiniz. Dağdeviren, bu cihazın yılda 12 milyon hayat kurtarma potansiyeline sahip olduğunu söylüyor.
Dağdeviren Temmuz 2023'te, teknoloji hakkındaki ilk net kanıtlarını Science Advances dergisinde yayımladı ve 71 yaşındaki bir kadının göğüslerinde 0.3 santimetre çapında kistleri tespit edebilen tarayıcıyı cihazını gösterdi. Şimdi daha fazla katılımcıyla daha büyük bir deney yapmaya hazırlanıyorlar ve Dağdeviren, teknolojiyi test etmek için MIT'deki kadın öğretim üyelerinin yardımını almayı planlıyor.
Dağdeviren, bu teknolojinin sadece meme kanserini yakalamakla sınırlı olmadığını düşünüyor. İnsan vücudunun geri kalanı da bu yolla incelenmeye açık. ABD Gıda ve İlaç İdaresi'nden onay aldıktan sonra kendi şirketini kurarak bu teknolojiyi sağlık sistemlerine entegre etmeyi planlıyor.
Sonuç olarak, Dağdeviren insanlara, hava durumunu kontrol ettiğimiz gibi, her gün vücutlarının içinde neler olduğunu bilmeleri için bir fırsat sunmak istiyor. "Dışarıdaki her şeyi biliyorsunuz - kendi dokularınız hakkında bu yüzyılda nasıl bilgi sahibi olamazsınız?"