Einstein'ın genel görelilik teorisi doğrulandı
Ünlü bilim insanı Einstein'ın genel görelilik teorisi bir kara delik yakınındaki olay sonucu doğrulanmış oldu.
Albert Einstein'ın ünlü teoremi genel görelilik teorimi Samanyolu'nun merkezinde süper kütleli bir kara deliğe çok yakın çekim sahasından geçen bir yıldızın hareketinde sırasında doğrulandı. Science Daily'nin haberine göre, Avrupa Güney Yarım Küre Astronomik Araştırmalar Kurumuna (ESO) ait Çok Büyük Teleskop ile 26 yıldır sürdürülen gözlemlerin doruk noktası kabul edilen olay, Dünya'ya en yakın süper kütleli kara delik yakınında meydana geldi.
Einstein'ın genel görelilik teorisi doğrulandı
Güneş'in 4 milyon katı büyüklükteki süper kütleli kara deliğin, 26 bin ışık yılı uzaklıkta, yüksek hızda dönen bir grup yıldızla çevrili olduğu ve kütle çekim canavarı olarak adlandırıldığı belirtildi. Çok Büyük Teleskobun hassas GRAVITY, NACO ve SINFONI araçlarıyla yapılan kızılötesi gözlemleri sırasında bu yıldızlardan S2 ismi verilen birinin takip edildiği, yıldızın bu mayıs ayında kara deliğe çok yakın geçiş yaptığında, 20 milyar kilometreden az mesafede saatte 25 milyon kilometre hızını aştığı görüldü.
Max Planck Enstitüsünden Reinhard Genzel liderliğindeki uluslararası ekibin bu hassas ölçümlerinin, Einstein'ın genel görelilik teorisinde öngörüldüğü gibi kütle çekim etkisindeki deneylerde ışıktaki kızıla kayma etkisini açıkça ortaya koyduğu vurgulandı. Einstein'ın izafiyet teorisinin daha önce de Güneş Sistemi dışında başka bir galakside ispat edildiği bildirilmişti.
Portsmouth Üniversitesi Kozmoloji ve Yer Çekimi Enstitüsünden Thomas Collett'in liderliğindeki uzmanlar, yer çekiminin yakın bir galakside Albert Einstein'in izafiyet teorisinde öngörüldüğü gibi hareket ettiğini yer çekimsel kırılmayla gözlemlemişti.
Genel görelilik teorisi nedir?
Genel görelilik (izâfiyet) ya da göreliliğin genel kuramı, 1916
yılında Albert Einstein tarafından yayımlanan kütleçekimin
geometrik kuramı ve bugün modern fizikte kütle çekimi tanımladığı
düşünülen kuramdır. Genel görelilik, özel görelilik ve Newton'ın
evrensel kütleçekim yasasını genelleştirerek kütleçekimin uzay ve
zaman ya da uzay-zamanda tanımlanmasını sağlar.
Uzay zamanın eğriliği, madde ve radyasyonun enerji ve momentumu ile doğrudan bağlantılıdır. Genel göreliliğin zamanın akışı, uzayın geometrisi, serbest düşme yapan cisimlerin hareketi, ışığın yayılımı gibi konulardaki öngörüleri, klasik fiziğin önermeleri ile belirgin farklılıklar gösterir. kütleçekimsel zaman genişlemesi, kütleçekimsel merceklenme, ışığın kütleçekimsel kızıla kayması, kütleçekimsel zaman gecikmesi bu farklılıkların örnekleridir. Genel göreliliğin bugüne kadarki tüm önermeleri deney ve gözlemler ile doğrulanmıştır. Her ne kadar genel görelilik kütleçekimin tek göreli kuramı olmasa da, deneysel veri ile uyum sağlayan en basit teoridir. Buna rağmen, teorinin hala cevaplayamadığı sorular varlığını sürdürmektedir. Bunlara örnek olarak pioneer uydusunun hareketi, galaksilerin dönüş eğrisi, genel görelilik ile kuantum mekaniğinin yasalarının hangi şekilde bağdaştırılarak, tamamlanmış kendi içinde tutarlı bir kuantum alan kuramı yaratılabileceğidir.
Einstein'in teorisinin astrofiziğe kayda değer etkileri vardır. Örneğin, büyük bir yıldızın ömrünün sonuna yaklaştığı bir zamanda içine çökerek karadelik oluşturduğuna işaret eder. Bazı astronomik cisimlerin yaydığı yoğun radyasyona karadeliklerin sebep olduğuna dair yeterli kanıt mevcuttur. Örneğin mikrokuasarlar, yıldızsal karadeliklerin ve aktif galaktik çekirdekler, süpermasif karadeliklerin varlıklarının bir sonucu olarak oluşurlar.
Işığın kütleçekim nedeniyle bükülmesi, uzaktaki bir astronomik cismin gökyüzünde aynı anda birden fazla yerde görüntüsünün belirmesine sebep olan, kütleçekimsel merceklenme olarak adlandırılan bir duruma neden olur. Genel görelilik aynı zamanda, bugüne kadar ancak dolaylı olarak gözlenmiş olan, kütle çekim dalgalarının da varlığını öngörmektedir. Buna dair doğrudan gözlemlerin yapılması LIGO ve NASA/ESA Laser Interferometer Space Antenna (Lazer girişimölçer uzay anteni) gibi projelerin amaçlarıdır. Tüm bunlara ek olarak genel görelilik, evrenin durmaksızın genişleyen modelinin bugünkü kozmolojik modelinin temelidir.