Hogwarts Legacy inceleme! Büyülü bir yolculuk

Merakla beklenen Hogwarts Legacy sonunda raflardaki yerini aldı. Bizler de takipçilerimiz için oyunun PS5 versiyonunu mercek altına aldık.

Pek çok yazar ya da film yapımcısı tarafından yaratılan evren olsa da, bunlardan pek azı dünyaca ünlü hale gelmiştir. Bu evrenler genişlemelerini oyun dünyasında da sürdürmüştür. Star Wars ya da Lotr evreni gibi farklı mecralarda kaliteli yapımlar sunarak fanlarını oldukça mutlu eden seriler olduğu gibi, başarısını bir türlü kitap ve film dışındaki mecralara taşıyamayan ve bu açıdan fanlarının beklentilerini karşılayamayan seriler de maalesef mevcut. Bunlardan biri de şüphesiz ki Harry Potter ile yaratılan evren.

İncelemesini kaleme aldığımız Hogwarts Legacy’e kadar geliştirilen Harry Potter evrenine ilişkin oyunların arasında J.K. Rowling’in vizyonuna sahip bir yapım ile karşılaştığımızı söylemek bir hayli güç. Peki Hogwarts Legacy fanların beklentisine ne derece cevap verebiliyor? Sorunun kısa cevabı oldukça, uzun cevabı ise yazının devamında…

Oyun Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na kabul edildiğimizi gösteren bir mektup almamız ile başlıyor. Sonrasında karakter yaratım ekranına geçiyor ve oyuna başladıktan çok kısa bir süre sonraysa doğrudan maceraya başlıyoruz.

Harry Potter yapımları kısaca her kitapta Hogwarts’ta Harry’nin yaşadığı maceraları bizlere sunuyordu. Harry bir yandan okulunu okuyor, bir yandan da arka planda bir takım olaylar yaşanıyordu. Hogwart Legacy yapımcıları da işte bu konsepti oyuna taşımış ve bana kalırsa, tüm zamanların en iyi Harry Potter oyununu yapmayı başarmışlar.  Zaten serinin fanlarının da en büyük hayallerinden biri Hogwarts’ta bulunup tıpkı Harrry ve arkadaşları gibi büyüler yapmak, maceradan maceraya atılmak, dünyayı keşfetmek, uçan süpürge kullanmak ya da evrendeki fantastik yaratıklara binip yolculuk yapmak değil miydi? Amerika’yı bir daha keşfetmeye gerek yok dostlar. Şükür ki sonunda birilerinin de aklına bu gelmiş ve serinin fanlarının yıllardır özlemini çektiği bir oyun yapmayı başarmışlar.

Günümüz yapımlarına baktığımızda, artık grafiklerin belirli bir seviyeye geldiği aşikâr. Pek çok ciddi yapımda artık bizleri gerçekçi modellemeler, ışık-gölge oyunları, parçacık efektleri karşılıyor. Hogwarts Legacy de grafik konusunda beklentileri fazlasıyla karşılıyor. Büyüler anında ortaya çıkan ışık cümbüşü, çok sayıda farklı karakter tasarımı ve karakterlerin kendine has yapıları oyunun artıları ve olması gereken şeyler. Ancak zaman zaman savaş anlarında frame rate düşüşleri ile de karşılaşmadım değil. PS5 gibi güçlü bir cihazda ve dahası bir konsolda oyun oynarken bu tür manzaralar ile karşılaşmak can sıkıcı olabiliyor, ancak bunun çok sık yaşanan bir durum olmadığı ve oyundan alınacak zevke fazla bir etkisinin de bulunmadığını söyleyebilirim.

Oyun çıkmadan önce pek çok kişi gibi benim de çekincelerimin başında oyunun “combat” mekaniklerinin nasıl olacağı geliyordu. Sonuçta elimizde bir kılıç ya da ateşli bir silah tutmuyoruz ve büyüler yaparak savaşmamız gerek. Neyse ki çekincelerimin yersiz olduğunu oyun ilk birkaç dakikada ispatlamayı başarıyor. Yapımcılar doğrudan sizi Hogwarts’ta başlatmak yerine aşağı yukarı 1 saat süren bir giriş sekansı ile oyunun açılışını yapmayı tercih etmişler ve burada oyunun bir mini sunumu ile bizleri nelerin beklediği konusunda fikir sahibi oluyoruz. Tabii ilk anda sadece “basic cast” yapabiliyorsunuz, ancak oyunda ilerledikçe farklı yeni büyüler öğreniyor ve savaşlarınız arasında bunları kombinleyerek ortaya harika kombolar çıkarabiliyorsunuz.

Oyunda toplam 31 adet öğrenilebilir büyü var, bunlardan bazısı savaşlarınızda, bazısı ise dünyayı keşfederken işinize yarıyor. Harry Potter evrenini düşündüğünüzde bu sayı biraz fanları üzebilir, ancak henüz bir öğrenci olduğunuzu düşünürseniz tüm büyülere hakim olmamanız da mantıklı. Tabii yapımcıların tüm malzemeyi tek oyuna yığmamak için büyü sayısını sınırlandırdığı daha olası bir yaklaşım.

Yapımcıların oyuna dahil etmedikleri bir diğer içerik ise Harry Potter evreninin halı saha turnuvası diyebileceğimiz “Quidditch” maçları. Oyunun ilk anlarında Quidditch kaynaklı bir sakatlık olduğu ve bu nedenle bu yıl bu oyunun oynanmayacağı ilan ediliyor. Kim bilir bir DLC ile Quidditch maçları oyuna eklenir ya da devam oyunu gelirse bir sonraki yapımda bunu görebiliriz.

Hogwart Legacy tür olarak RPG elementlerine sahip olsa da, hatta oyun RPG olarak lanse edilse de hikaye akışı olarak gerçek bir RPG deneyimi sunduğunu söylemek güç. Karakter geliştirme, oda dekoru, giydirme seçenekleri vb. içerikler oyunculara doyurucu şekilde sunulmuş, ancak diyalog akışları sınırlı sayıda ve hikâye de linear bir ilerleyişe sahip. Neyse ki ana görevlerin yanı sıra yan görevler de oyuna dahil edilmiş ve içinde bulunduğumuz dünya keşfetmeye açık, hatta yapımcılar hızlı seyahat seçeneği bile eklemeyi ihmal etmemişler. Bu konuda oyuna getirebileceğim tek eleştiri az önce de dediğim gibi diyalog seçeneklerinin sınırlı sayıda olması ve karakter ile sohbet ederek olayları dallanıp budaklandıramamak.

Sözü daha fazla uzatmaya gerek olmadığı kanısındayım. Hogwarts Legacy sunduğu orijinal hikaye, içinde bulunduğu evreni hakkı ile oyuncuya yansıtabilmesi, oynanış mekanikleri ve görselleri ile fanların yıllardır özlemini çektiği bir yapım. Yayınlanmadan önce yarattığı hype’ın hakkını vermeyi başarması ve oyuncuları hayal kırıklığına uğratmaması sevindirici. Bu arada oyunu oynamak için Harry Potter fanı olmanız gerekmediğini de söylemeliyim. Şu sıralar oynayacak kaliteli bir yapım arıyorsanız Hogwarts Legacy’e mutlaka göz atın derim.

TO Puanı: 87

Psikolojik korku oyunu Layers of Fear için çıkış tarihi onaylandı
Yeni bir Civilization oyunu geliyor
Microsoft Xbox CEO'sundan müjde gibi açıklama: El konsolu geliyor
Sonraki Haber