Assassin's Creed Odyssey İnceleme!

Ubisoft, Mısır'da yarım bıraktığı hikayeyi Odyssey ile Yunanistan'a taşıma kararı aldı. Peki sizce oyundan beklediğimi bulabildim mi? Karşınızda deneyimlerimle Assassin's Creed Odyssey!

Yıllardır süre gelen Assassin’s Creed serisi ilk aşamalarda büyük beğeni ve ilgi ile karşılansa da son zamanlarda aldığı eleştiriler yüzünden Ubisoft, duraklama sürecine gireceklerini duyurmuşlardı.

Buna en büyük sebebiyet veren etken kuşkusuz yıllarca oyunculara bir yenilik sunamamaları ve sadece konsept değişikliği ile gelmeleriydi. Teknik açıdan da yerlerde sürünen seri beraberinde bir çok performans sorunları ve hatalar ile de oyuncuları çileden çıkarmaya yetiyordu.

Her ne kadar Ubisoft’un ünü dillerden düşmese de bu kadar çok eleştiriye rağmen yine de firma en çok kazananlar arasında ilk sıralamalarda yerini almayı başaran bir firma. Peki oyunlar konusunda kalitesizlik ile suçlanan bir firma nasıl oluyor da bu kadar çok kazanabiliyor? Bunun cevabı aslına bakarsanız çok basit.

Ubisoft mali yılı içerisinde en çok proje piyasaya süren firma ve yapmış olduğu yapımlar ister istemez içerisinde barındırdıkları özgünlük ile kendisini oynattırmayı başarıyor. Her ne kadar çok Ubisoft’u eleştiriyor olsam da, firmanın her oyununu oynamayı da es geçmiyorum ya da geçemiyorum… Seviyorum kerataları! 

Gerçekten reklamı, sunumu çok iyi yapabilen bir firma var karşımızda ve oyuncuları nereden vuracağını da çok iyi bir şekilde biliyor ve bunu kullanabiliyor.

Örneklemeler üzerinden gidecek olursak; Watch Dogs ilk duyurulduğu zaman herkesin ağzı açık kalmış ve inanılmaz bir projenin geleceği yönünde herkes imzasını atmaya hazır bir şekilde bekliyordu. Peki ya sonra ne oldu? 

Aslında her şey Ubisoft’un Watch Dogs sunumu ile insanları kandırmasıyla başladı. Ardından süre gelen yıllar da bu tarz reklamlar birbirini takip etti ve artık insanların dilinde ‘’Acaba bu sefer olur mu?’’ yönünde sözler duymaya başladık her Ubisoft oyunu duyurulduğunda.

Aynı şekilde bunu Crew, geçmiş AC serileri ve Wildlands içinde yaptı. Şirket bir çok dava ile yüz yüze kalmış olsa da hepsinden bir şekilde kurtulmayı başardı ancak bu durumu değiştirme konusunda hiçbir zaman bir geri atılımda bulunmadı, şu ana kadar…

Şu ana kadar dedim çünkü son zamanlarda gerçekten Ubisoft cephesinde bazı değişiklikler söz konusu. Firma yaptıkları hatalardan dolayı oyuncuların şikayetlerine kulak asmaya karar vermiş ve ilk atılım olarak AC serisinin şimdilik duraklatılması kararını oyunculara duyurmuştu.

İlk olarak Watch Dogs’un devam oyunu Watch Dogs 2 piyasaya sürüldü ve yapılan reklam çalışmalarında oyun neyse o şekilde oyunculara yansıtıldı. Grafikler havalarda uçmuyordu ve havalı bir şeyler bizlere gösterilmiyordu. Neyse o idi.

Geride bıraktığımız iki yılın ardından Ubisoft, AC bombasını patlattı ve bizlere yeni oyunu Origins’i gösterdi. Beklediğimizden biraz farklıydı, bir Assassin’s Creed oyunu muydu gördüğümüz? Bu konuda içimi garip bir his barındırdıysa da bir yandan gözlerim parlayarak izliyordum sunumu. Genel olarak basından geçer not alan yapım herkes tarafından olumlu yorumlanıyor ve sevilerek adından bahsettiriyordu. 

Bu başarısının ardından seriye yeni bir soluk getirmek adına Ubisoft, Mısır'da yarım bıraktığı hikayeyi Odyssey ile Yunanistan'a taşıma kararı aldı. Peki sizce oyundan beklediğimi bulabildim mi? Karşınızda deneyimlerimle Assassin's Creed Odyssey!

YENİ BİR SERİNİN KÜLLERİNDEN DOĞUŞU!

İlk olarak oyuna girişimizi yaptığımızda anlam veremediğimiz bir sahne ile bizlere merhaba diyor seri. Spartalı bir kumandanın askerleriyle beraber Persler'e karşı verdiği mücadelenin içerisinde buluyoruz kendimizi. Bu mücadelenin son bulmasıyla beraber oyun bizi giriş ekranına atıyor ve karakterimizi seçmemizi istiyor. 

Evet, bu sefer ilk defa bir Assassin's Creed oyununda derinlemesine işlenmiş çift karakterden birini seçme hakkı tanıyor yapımcılar bizlere. Peki bir karakteri seçtiğimiz zaman diğerinin bir işlevi kalmıyor mu? Kesinlikle hayır!

Oyunun senaryo modu içerisinde belirli bir ilerleme kaydettikten sonra ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Her iki karakter de birbirine bağlı ve oyunun gidişatına etkisi mevcut. Birtakım olaylar sebebiyle ailemizden uzak kalıyoruz ve bir adada Markos isimli bir adamın desteği ile yaşıyoruz.

Çok alakasız gibi görünen yerlerden hiç ummadığımız bağlantılar ile bizleri şaşırtabiliyor oyun. Bu sefer başarmışsın be Ubi! Oyunun ana hikayesi yine ''Cult'' ismi verilen maskelilerin peşinden gitmemizi konu alıyor ancak buna birazcık Spartalı kanı serpiştirerek gerçekleştiriyor.

SPARTA GÜCÜNÜ AÇIĞA ÇIKAR! 

Origins'i oynayanlar bilir; orada da ana karakterimiz Bayek, ''Cult''ın peşinden gidiyordu. Aynı tarikat Odyssey'e de sıçramış durumda. Düşmanlar ortak, amaçlar farklı. Her ikisinin de temelinde ''aile'' yatıyor yatmasına ancak bu sefer Yunanistan'da işler biraz daha karmaşık. Kaybedecek çok şeyimiz var elimizde Bayek'e nazaran.

Öncelikle belirtmek isterim ki eski Assassin’s Creed yapımlarını unutun çünkü karşımızda tamamıyla seriyi sıfırlayan ve zamanın daha da gerisine Antik  dönemlere doğru bizleri götüren bir yapım var. Daha ortada suikastçılar birliği yada templarlar yok haliyle. 

Assassin’s Creed Odyssey, bizlere gerçekten büyük bir harita sunuyor. Koskoca bir harita olmasına rağmen, orta denilebilecek bir doluluğa sahip. Bu da, gideceğiniz yere en az 1 kere bile olsa sıkmadan yolculuk yapmanıza yardımcı olmuş. Tabii ki ''fast travel'' eklentisi de hizmetinize sunulmuş durumda. İstediğiniz zaman haritanın bir ucundan diğer ucuna ışınlanarak kolay ulaşım sağlayabilirsiniz.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ancak oyunun haritasının yarısı neredeyse sularla çevrili. Evet, o merakla beklenen gemi sahibi olma özelliği yeni oyunla beraber tekrardan gündemimizde. Bu eklenti daha önce fazlasıyla sevilmişti. En azından oyunun oynanabilirliğini fazlasıyla şekillendiriyordu. Bu eklentinin geri gelmesi beni sevindirdi. 

Deniz savaşları da haliyle bizlere sunuluyor ancak diğer oyunlarda görmeyip buradan göreceğiniz yeni bir geliştirme mevcut değil. Assassin's Creed 4 yapımında neyse şimdide o. Şikayetçi miyim? Tabii ki de hayır. Su altı Origins'e nazaran artık daha geniş ve çeşitlendirilmiş durumda.

KADERİNİ SEN ÇİZ! 

Kalabalık şehirlerden uzaklaşmak adına kendinizi serin sulara bırakabilir ve rahat bir nefes alabilirsiniz. Evet, oyun sizlere bunu gerçekten hissettiriyor. Grafikler Origins'e nazaran biraz daha cilalanmış bir şekilde karşımıza çıkıyor. Merak etmeyin, Origins içerisinde yer alan ''üçgen elmalar'' bu sefer bizleri karşılamıyor pazar meydanlarında. Burası Yunanistan, Mısır değil! Hormona karşıyız.

Oyun, çıkışını gerçekleştirmeden önce yönetmen bizlere yaşayan bir atmosfer sunacağı sözünü vermiş olsa da buna pek inanasım gelmiyordu ancak oyunu deneyimlediğim anda yüzümün ne kadar kızardığını itiraf etmek istediğimi belirtmek isterim. Ortamın canlılığı ve çevredeki halkın bir şeylerle uğraşıyor oluşu gerçekten ortamın kalitesini gözler önüne sermeye yetiyor.

Aynı yorumu Origins içinde yapmıştım ancak onda da beni utandırmayı başarmışlardı. 

Oynanış kısmana göz atacak olursak tamamıyla değişmiş bir oynanış bizleri karşılıyor. Kimisi Dark Soul sistemi gibi dedi kimisi farklı yorumlarda bulundu ama bu konuda ben farklı düşünüyorum açıkçası. Oyun kendine has bir oynanışa sahip ve bunu oturtmayı da çok güzel bir şekilde başarmış.

Kılıç, mızrak ve ok sistemi saldırı görevi görüyor, düşman saldırısı anında ise sağa sola ileri ve geri kaçışlar ile kendimizi koruyabiliyoruz. Atılan oklara karşıda aynı şekilde kaçınarak hasar almadan kendimizi koruyabiliyoruz. Ağır silahların kuşanılması sırasında ise ne yazık ki korunma yüzdemiz biraz düşük kalıyor hantallıktan dolayı. 

Craft sistemi oyuna basit bir şekilde yedirilmiş olsa da özel taşlar yardımıyla elinizde bulundurduğunuz silahları güçlendirebiliyor ve vuruş gücünü artırabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra çevredeki hayvanları avlayarak elde ettiğiniz deriler ile daha fazla özelliğin açılmasında rol oynayabiliyorsunuz. Oynanışınızın şekillenmesi adına yeni oyunumuzda skill ağacımızda bizleri karşılayıveriyor. 

KEDİ GİBİ ÇİZ KAPLAN GİBİ SALDIR!

Yetenek ağacı üzerinden yeni saldırı hareketleri veya daha önceki oyundan da aşina olduğumuz uyku oku, zehirli kılıç gibi yeni yetenekler kazanabiliyor ve deneyimimizi şekillendirebiliyoruz.

Önceki serilerde en çok sıkıntı yaratan özelliklerden biri olan tırmanma özelliği ise yeni oyunumuzda neredeyse hiç saç yoldurmayarak akıcı bir oynanış sunmayı başarıyor sevgili Teknolojioku takipçileri. Hemen hemen her yere, her duvara kendinizi tırmanırken bulabilirsiniz. 

Odyssey içerisinde hızlı ulaşım adına elimizin altında bir atımız ve gemimiz sizleri bekliyor olacak. Yön tuşlarından aşağıya basılı tuttuğunuz takdirde karakterimiz bir ıslık ile yanımıza atımızı çağırabiliyor ve harita üzerinde hızlı bir şekilde varış noktamıza varabiliyoruz ve ya X tuşuna basılı tutup bıraktığınız takdirde atımız otomatik olarak belirlediğiniz rotaya ilerleyebiliyor.

Açıkçası bunu pek işlevsel bulamadım çünkü çoğunlukla varış noktamız yol kenarlarında olmadığından atımız genellikle yollardan ilerlemeye çalışıyor ve sizi daha uzak bölgelere doğru sürükleyebiliyor. Eh zaman kaybı olarak nitelendirebiliriz bunu. 

Eğer hiç at ve gemi ile ben uğraşamam işim acele diyorsanız da malumunuz daha önceki yapımlarda da olduğu gibi belirli tepelerde kulelerde hızlı ulaşım yerlerinin senkronize ederek harita üzerinde bir oradan bir oraya ışınlanabiliyorsunuz. 

Oynanışın çok iyi yedirilmiş olduğuna ve haritasının devasa bir büyüklük ile bizlere sunulduğundan bahsettik. Peki ya haritanın içerisinin doluluğu? Bu kadar büyüklükteki bir harita bizlere neler sunuyor? Öncelikle belirtmek isterim ki oyunda tonlarca yan görev ve etkinlikler mevcut. Yapabileceklerimizin sınırı bulunmuyorken bu kadar fazla yan görevin her birinin içerisinde farklı bir hikaye sunuyor olması beni oyuna karşı hayran bırakmaya yetti diyebilirim.

Geliştirici ekip gerçekten bu konuda çok fazla kafa yormuşa benziyor çünkü genellikle her yan görev eski serilerde ki bir ana göreve eş değer kalitede karşımıza çıkıyor. Yan görevler dışında haritaya serpiştirilmiş soru işaretleri ile de karşılaşacaksınız. Bunlar genellikle düşman kampları veya eşya toplayabileceğiniz yerler olmakla beraber dönemin önemli mekanlarına da perde aralayan konumları içerisinde barındırıyorlar.

ZEUS? BIRAKIN GELSİN! GEL HELE GEL! 

Seriye eklenen en önemli özelliklerden biri de seviye sistemi. Yeni oyunumuzda artık bir seviyemiz var ve saldıracağımız düşmanlarımızı iyi seçmemiz gerekiyor. Çünkü sizden sadece 2 seviye bile yüksek olmaları sizi öldürme şanslarını fazlasıyla artırıyor, geçmişte olduğu gibi vur kaç sistemi bulunmadığı için uzaklaşmaya çalıştığınız anda sırtınıza bir ok yiyerek kendinizi yerde ölü bulabilirsiniz.

Yapay zeka konusunda mükemmel bir yapım olmasa da düşmanların aynı anda ve sistemli saldırı yapmaları fazlasıyla sizi zora sokabiliyor ancak bu durumda da yeteneklerinizi geliştirmeniz bu durumda önemli bir rol oynuyor. Daha öncede dediğimiz gibi; her şey sizin seviyenize ve yeteneklerinize bağlı.

Bu arada ufak bir spoiler vermek isterim. Heykellerini göreceğiniz o varlıklar hala hayatta. Onlara doğru yolu gösteren olmak için ışığı elinde tutan kişi olun. İşte o zaman amacınıza ulaşma konusunda büyük bir adım atmış olacaksınız. Eminim bu cümlelerimden bir şey anlayamamışsınızdır. Sabredin, beni dünyanın içerisine atıldıktan sonra çok iyi anlayacaksınız. 

İnceleme yazımızı toparlayacak olursak; yeni Assassin’s Creed oyunumuz ile tam olarak bir serinin küllerinden doğuşuna tanıklık ediyoruz. Bu sefer Ubisoft elinden geleni gerçekten yaparak bizlere tam olarak işte bu diyebileceğimiz bir oyun sunmayı başarmış.

ZİRVEYE DOĞRU ON ADIM!

Daha önceki AC oyunlarını oynamışsanız ve biraz da olsa Antik Yunan dönemine karşı ilginiz varsa mutlaka kaçırmamanız gereken bir yapım Odyssey. İçerisinde bir çok hikayeleri ve acıları barındıran Yunanistan, bizlere gizemli ve sürükleyici hikayesi ile markanın adını bir adım öteye taşıyor ve keyifli vakitler geçirtmeyi başarabiliyor.

Şu an için mağazalarda ki fiyat etiketi 469 TL olan yapım, sizleri uzun süre götürecek bir ton içeriği içerisinde barındırmakta.

Siz de bu maceraya katılarak Atina ile Sparta arasındaki yüzlerce askerle yapılan büyük ölçekli savaşlarda savaşçının yeteneklerini sergileyebilir, ya da Ege Denizindeki deniz savaşlarında düşman filolarının içine bodoslama dalabilirsiniz. Peki ya sen gerçekten bir Spartalı mısın? 

ARTILAR: Hikaye, Oynanış, Grafik, Müzikler

EKSİLER: FPS düşüşleri, NPC karakterlerinin durduk yere sapıtması

Fortnite içerik üreticilerine para kazandıracak!
AC: Odyssey oyuncularının başı tavuklarla dertte!
Hyundai i20 fiyatları dibi gördü, Clio'dan bile ucuz
Sonraki Haber