Aquaman İnceleme!

Aquaman'in ön gösterimine katıldık. Peki film bekleneni izleyiciye verebiliyor mu? Detaylar inceleme yazımızda.

Daha henüz Justice League filminin etkisini üzerimizden atamamışken Aquaman filmi vizyona hızlı bir giriş yaptı. Neden JL'nin etkisini atamadık dedim? Çünkü Warner Bros maalesef artık DC işlerinde o kadar da iyi sonuçlar bizlere sunamıyor. Yoksa sunuyor mu? Açıkçası karışık duygular içerisindeyim. 

Warner. Bros Türkiye'nin sponsorluğunda Aquaman filmini izleme şansına eriştik ve uzun zamandır beklediğimiz Aquaman'in bizi tatmin edip etmediğini sizlere aktaracağız bu yazımızda. Aslına bakarsanız DC evrenine fazlasıyla bağlı biri olarak Batman v Superman yapımını sevmek istedim. Aynı şekilde Wonder Woman ve JL yapımlarını da. 

Ey Mera! Gel beni al! 

Ancak sadece belli başlı noktaları ileri sürerek çevremdeki dostlarıma filmlerin o kadar da kötü olmadığını belirtme ihtiyacı hissettim. Çünkü oldukça karışık bir seçim ve karma içerisinde karşıma çıktı bu yapımlar. Ne gibi? Mesela ben Nolan'ın Batman seçimini hiç bir zaman benimsemedim. Belki ağır fanlar bu konuda şimdi bana sövüyorlardır ama durum bu. 

Ben biraz detaycılık arayan bir insanım. İşin içine biraz da yağ gibi akan kareografi serpiştirmeyi seviyorum. Dikkat! CGI değil, kareografi. Ancak olmadı, olamadı. Belli başlı noktalar hoşuma gitse de filmlere tarafsız bir şekilde, bütün halde baktığım zaman ortaya çıkan sonuç pek iç açıcı gözükmüyordu. Bu durum birkaç film ile beraberinde geldi. Suicide Squad filmini saymıyorum bile. 

Joker olmuş, Batman tam yerli yerinde. Karakterler mükemmel ancak kötü olan şey ne? Bana soracak olursanız, bir filmi iyi yapan iki önemli unsur vardır. Yönetmen ve yapımcı. Zack Snyder abimize kesinlikle lafım yok. Adamın genel olarak işi görüntü yönetmenliği. Asıl sorun, bir görüntü yönetmenini yönetmen koltuğuna oturtmak.

Köyüne dön Arthur Curry! 

Eğer, bir görüntü yönetmenini, yönetmen koltuğuna oturtursanız o zaman ortaya bir film değil film demosu çıkar. Aynı şekilde işini henüz bitirmemiş bir yönetmeni stüdyodan uzaklaştırmakta bir çözüm değildir. Peki Aquaman ile tüm bu konuların ne ilgisi var? James Wan!

E, o zaman Wonder Woman'ı neden beğenmedin diye soracaksınız. Tamam, yönetmen açısından bazı sıkıntılar mevcuttu ancak Wonder Woman'da herhangi bir problem yoktu. Evet, yoktu. Ancak o filmin iyi eleştiriler almış olması ve herkes tarafından sevilmesi o filmi iyi yapmaz? Eleştirmelerin en çok korktuğu şey nedir bilir misiniz? Linç edilmek, suçlanmak, ırkçılık yaptığı damgasının vurulması. 

İşte bunlar bir eleştirmenin en çok korktuğu üç büyük maddedir. O yüzden Wonder Woman hakkında ne demek istediğimi çoğu kişi çoktan anlamıştır diye düşünüyorum. Az çok film evrenini takip eden bir kullanıcıysanız o zaman işi kapmışsınızdır demek. Nerede kalmıştık? James Wan!

Malezya doğumlu Avustralyalı yapımcı Wan, Amerikan sinemasına yeni bir soluk getiren ve farklı senaryo, projeleri ile dikkat çeken bir isim. Aquaman filminde de adam bunu hissettiriyor. İşte onu özel kılan nokta burası. Adam bir korku filmi yönetmeni. İlk aşamada birçok kişi Warner'a bu konuda fazlasıyla yüklenmişti. 

''Nasıl bir korku filmi yönetmenine bu filmi emanet edersiniz!?'' 

İliklerime kadar hissettim. Wan yavaş! 

Edilir sevgili okuyucu, edilir. Bal gibi de edilir. Aquaman'i izlerken Wan'ın filme dokunuşlarını da fazlasıyla hissediyorsunuz. Aquaman tam anlamıyla bir ''film'' gibi hissettiriyor. Çünkü filmi izlerken giriş, gelişme ve sonuç çizgisini çok rahat bir şekilde görebiliyorsunuz. Her şey yerli yerinde ve olması gerektiği gibi. Karakterler işçiliğini fazlasıyla yerine getiriyor. İlk 20 dakika içerisinde zaten filmin içinde hissediyorsunuz, bağlanma içgüdünüz size bunu onaylıyor.

Merak etmeyin 4D, IMAX'in etkisi altında bu cümleleri kurmuyorum. Hikayesi sürekli olarak sizi bir sonraki aşamada ne olacak merakına iteklemeyi başarıyor. Bu konuda Wan'a güzel ve özenli işçiliğinden dolayı teşekkür etmeyi borcum olarak bilirim. Özellikle Atlantis teması oldukça havalı bir şekilde aktarılmış. Farklı bir bakış açısından izliyoruz.

Hatta bir ara kötü amaçlı olarak gösterilen King Orm'a hak vermedim bile değil. İnsanoğlunun bu güzelim yaşamı ne hale getirdiğine ilk yarım saat içerisinde tanık oluyorsunuz. Film sizin taraf seçmenizi istemiyor. Doğru olanı kabullenmenizi istiyor. 

Güzel bir söz vardı. Kraldan daha büyük ne olabilir? Bir kahraman. Çünkü zeka ve yönetme gücü sadece bir krallığın ayakta durmasını sağlayan yapı taşlarını karşılamıyor. Buna merhamet ve empati de eklenmeli. Ana karakterimiz Arthur (Aquaman), Atlantis'in sualtı krallığının varisi olduğunu ve halkını yönlendirmek ve dünyaya kahraman olmak için öne çıkması gerektiğini öğreniyor film sırasında.

Kral olmak seni mükemmel yapmaz! Kusurlarını ortaya çıkarır.

Peki bunu takıyor mu hiç kafasına? Takıyor takmasına ancak bu adımları doğrusu ve yanlışıyla deneyerek uygulaması fazlasıyla ince düşünülmüş. Justice League filminde tanıştığınız Aquaman karakterini tamamıyla silin aklınızdan. Çünkü farklı, sıfırdan çizilen bir karakter ile tanışacaksınız bu filmde. Mera karakterinin de hakkını yemek istemem. Oldukça iyi işlenmiş ve fazlasıyla havalı sahneleri bulunan bir ablamız. 

Gelecek yapımlarda hatta muhtemel JL yapımlarında da kendisine yer edinmesini istediğim bir karakter. Film bize fragmanda gösterilenlerden daha fazlasını sunuyor. En korktuğum şey; son zamanlarda stüdyoların fragmanlarda hemen hemen her şeyi bize aktarmaları. Aquaman bu hataya düşmemiş. Bu yüzden mutluyum. Ek olarak Black Manta karakteri konusunda pek fazla ümitlenmeyin. Çünkü filmin ana unsurları arasında yer almıyor. Sadece akışı bozmamak adına oradan oraya savrulan bir karakter edasıyla karşımıza çıkıyor.

Tamam, o kadar da karamsar moda bürünmeyin, o konuda güzel bir sürpriz sizleri bekliyor olacak. Ups! 

Şimdi övdüm övdüm durdum, peki ya hiç mi eksik yanı yok filmin? Tabii ki de var. Öncelikle yer yer CGI'lar da bazı hatalar ile karşılaştığım oldu. Özellikle bu hatalar su altı sahnelerde genellikle karşıma çıktı. Ancak bunun için fazlasıyla dikkatli izliyor olmalısınız. Sesler konusunda kafama takılan bir yırtıklık yok. Peki ya klişe? Tabii ki, her filmde olduğu gibi yer yer bu tarz sahneler ile de karşılaştım. 

Atlantis'in yolları taştan! 

Ancak bunun sayısı ikiyi geçmiyor. En azından benim kişisel görüşüme göre. Biri filmin başlarında diğeri ise sonlarına doğru karşımıza çıktı. Tahmin edilebilir ve basite kaçan sahnelerden oluşmakta bunlar. Hangi sahnelere dokundurma yaptığımı filmi izledikten sonra siz de anlayacaksınız.

Genel olarak filme bakış açım olumlu. Ön gösterimden çıkarken sosyal medya hesaplarım üzerinden de belirttiğim gibi; '' Bu sefer olmuş Warner.'' Büyük umutlar içerisinde gittim ve istediğimi de aldım. Özellikle benim gibi geçmiş yapımları beğenmeyenlerin mutlaka Aquaman'e bir şans vermeleri gerektiğini düşünüyorum. Aquaman 28 Aralık'ta sinemalarda izleyiciler ile buluşacak. Gidin, görün ve kararı siz verin.

Ek olarak Aquaman'in açılış haftasında 72,100,000 dolar gelir elde ettiğini ve ABD box office listesinin zirvesinde olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Türkiye pazarından da güzel bir gelir elde etmesini umuyorum. Hakkını vermezsek ayıp olur.

Bir başka film değerlendirmesinde görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın! 

Red Dead Online İnceleme!
Uygun fiyatlı dev ekranlı telefon Honor 7c inceledik (Video)
Kalp krizini tetikleyen en kritik 10 hata
Sonraki Haber