İnsanoğlu teknoloji sayesinde arılarla iletişim kurmayı başardı!

Arılar hayvan türleri arasında en ilginç mühendislik bilgi ve becerisine sahip,sosyal yaşam ve hayat tarzları ile diğer canlı türlerinden ayrılan, aralarında kurdukları özel iletişimle kendilerini inceleyen bilim insanlarını her zaman hayrete düşürmüş can

Arılar, yaklaşık 19.000 ila 20.000 farklı türde, geniş bir aile yelpazesine sahip, hayvan türleri arasında en ilginç mühendislik bilgi ve becerisine sahip,sosyal yaşam ve hayat tarzları ile diğer canlı türlerinden ayrılan, aralarında kurdukları özel iletişimle kendilerini inceleyen bilim insanlarını her zaman hayrete düşürmüş canlılardır.

Arılar birbirleri ile iletişim kurabilmek için vızıltı, çeşitli hareket ve “dans” figürleri kullanırlar. Özellikle Bal arıları kendi aralarında dans ederek konuşurlar. 

Arıların bu şekilde dans ederk birbirleri ile iletişim kurdukları fikrini ilk kezKarl Von Frisch ortaya atmıştı. Nobel ödüllü Frisch teorik olarak arı dansı figürlerinin hangi anlama geldiği bilmiyordu. Almanya’da bulunan Würzburg Üniversitesi uzun seneler süren araştırmalar sonucunda arılarla ilgili pek çok veriyi topladı ve bal arıları ile konuşmayı başardı.

Arıların kovandan çıkıp, çiçekleri dolaşması ve kovana geri dönüşünü, kovana girince yaptığı tüm hareketleri takip ederek elde ettikleri tüm bu verileri bilgisayara kaydettiler. Kovanlara yerleştirilen hassas mikrofon ve kameralar ile gözlemlenen öncü işçi bal arılarının kovanlarına döndüklerinde kanat çırparak görevden döndüklerini ve diğer arılara bazı bilgiler aktardıklarını keşfettiklerini ifade ettiler.

Öncü bal arısınn kovana döndüğündeki kanat çırpışını antenleri aracılığı ile algılayan kovandaki diğer arılar antenlerini dans eden öncü arının kanatlarının yanına, yakınına doğru uzatıyorlarmış. Dans eden öncü arının kanatlarını çırpışı havayı titreştiriyor ve kısa bir mesafe içinde etkisi olan ses sinyalleri yayıyormuş. Bu sinyanler arının çizdiği 8 şeklinin tam ortasındaki hattın, arının keşfettiği çiçeğin kovan ile güneş arasındaki açısını diğer arılara göstermekteymiş. Arının kanat çırpma hızı ile 8 şekli üzerinde dans ediş süresi ise keşfetmiş olduğu çiçeğin kovana olan uzaklığını belirtmekteymiş.

Kovana dönen öncü arının dansını yakından takip eden diğer arılar, çiçeğin bulunduğu yer hakkındaki bilgileri edindikten sonra kovanı terk edip tarif edilen yerde bulunan çiçeğe giderken öncü arının çevresine diğer arılar geçmekte ve öncü arı dansını tekrar etmekteymiş. Öncü arının dansını yaklaşık 200 ila 300 bal arısı izliyormuş. Dansı takip eden her arı tarif edilen çiçeği eli ile koymuş gibi kolayca bulup çiçek özlerini topluyor ve kovana dönüyorlarmış.

Tüm bu aşamaları tekrar tekrar izleyip toplanan verileri kayıt altına alan bilim adamları sonunda kovan ahalisi ile konuşmaya karar vermişler. Ve bakın işin ilginç olan bu kısmını araştırmacılar nasıl anlatıyorlar;

Arılarla iletişim kurmanın yolu, arı kılığına girip arı gibi dans etmekten geçiyordu. O zaman bize arı gibi dans edecek ufak bir robot arı lazımdı. Bilim adamlarının arılarla olan iletişimini sağlayacak bu minik mekanik robot arı, Danimarka Odense Üniversitesi Elektronik Mühendisi Bent Bach Anderson tarafından yapıldı.

Gerçek bal arısından biraz daha iri olan mekanik robot arı, tek kanatlı olup bilgisayar ile kontrol ediliyor. Robot arının tek kanadı arının göz yuvalarında bulunan menteşelere tutturulmuş. Üstten mekaniki bir tel ile elektriki mıknatıs bağlı.Robot arının kanat çırpış hızı bu elektromıknatıs ile sağlanıyor. Başının üzerinden madeni bir çubuk ile bilgisayar kontrollü motora bağlanan robot arının başının hemen üzerinden başka bir boru sarkıyor. Bu borudan çiçek özü yerine kullanılacak sulu şeker damlatılıyor.

 

Andersan tarafından yapılan robot arı kovana dikkatlice yerleştirildi.Robot arının kovana yerleştirilme işi çok dikkatli yapılmalıydı, aksi takdirde kovandaki arılar kovana giren yabancı arılara karşı saldırıya geçiyordu. Arılar ürkütülmeden kovana yerleştirilen mekanik arı sanki dışarıdan gelmiş öncü arı gibi elektromıknatıs yardımı ile kanat çırpmaya başladı.Robot arının altında bulunan arılar hemen dans pistini boşalttılar. Antenlerini dikip robot arının kanat hareketleri ile vereceği mesajı algılamaya hazırlandılar. Bu esnada bilgisayar devreye girerek daha önce kaydedilen bilgiler ışığında robot arıyı sekiz şekli çizecek şekilde dans ettirmeye başladı. Robot arı daha önce görevden dönen arının dansını tekrar ediyordu. Robot arı dansına bir süre devam ettikten sonra çevrede bulunan bal arıları gövdeleri ile dans pistine vurmaya başladılar. Bal arıları bu hareketleri ile dans eden arıya tarif ettiğin çiçek adresini anladık. Şimdi bize topladığın çiçek özlerinden numuneler ver de, hem çiçeğin kokusunu alalım hem de bulduğun çiçeğin çiçek özünün ne kadar kaliteli olduğunu anlayalım diyorlardı. Robot arının karın boşluğuna yerleştirilen hissediciler bal arılarının gövdeleri ile dans pist tabanına vuruşlarını hisseder hissetmez bilgisayar, robot arının başının üzerinden sarkan mini hortumdan bir miktar şekerli su damlatıyor. Çiçek özü niyetine verilen şekerli suyu tadan bal arıları dans pistini terk ederek tarif edilen çiçeğe gidip orada bulunan sulu şekeri alıp kovana döndüler. Bu deney çeşitli uzaklık ve açılara yerleştirilen çiçekler ile denendi. Her seferinde bal arıları robot arının tarif ettiği çiçekleri bulup çiçek özlerini aldılar.

Normal öncü bal arısının tarif ettiği çiçeğe 300 bal arısı giderken robot arının tarif ettiği aynı çiçeğe 20 ila 100 bal arısı gitti. Yani robot arı normal bal arısı kadar güzel tarif yapamamıştı. Ancak 100 arıya dahi bir çiçeğin bulunduğu yeri tarif edebilmek başlangıç için muazzam bir başarı idi. En azından bilim adamları dertlerini arılara anlatacak kadar “ARICA” lisanını öğrenmiş ve arılarla iletişim kurmayı başarmışlardır.

Kaynak: www.ilgincbirbilgi.com

İlk bilgisayarın icadı, tarihi ve günümüze yansımaları nasıl oldu?
En yeni ve en ilginç icatlar!
Volkswagen'den elektrikli devrimi, bütün araçlarını güncelleyecek
Sonraki Haber