İklim değişikliğine karşı ne yapmalıyız?

İklim değişikliği konusunda yayınlanan raporlar giderek daha karanlık bir tabloya işaret ediyor. Peki bu tablo karşısında neler yapabiliriz?

Endüstri devriminden bu yana Dünya yaklaşık 1 derece ısındı. Bunun yıkıcı etkileri var. Deniz seviyeleri yükseliyor, mercan resifleri ölüyor, canlı türleri tükeniyor ve sert hava şartları görülüyor. Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), sıcaklıkların 0,5 ile 1,5 derece yükselmesi durumunda dünyanın nasıl bir yer olacağı ile ilgili bir rapor hazırladı.

Rapor ayrıca, 2 derecelik ısınmanın nasıl bir sonucunun olacağıyla ilgili tabloyu da ortaya koyuyor. Rapora göre 40 ülkeden 90 bilim insanı, küresel ısınmayı en azından teknolojik olarak 1,5 derecenin altında tutmanın hala mümkün olduğunu düşünüyor ve bunun için yapılması gerekenleri listeliyor.

DAHA AZ ET TÜKETİN

Ancak tüm bunlar için siyasi irade şart. Yine de normal insanların bu iklim felaketini önleyebilmek için yapabileceği şeyler var. İşte küresel iklim değişikliğine karşı alabileceğiniz altı somut önlem. Atmosferdeki sera gazlarının çoğu, kömür, petrol ve doğal gaz kullanımı nedeniyle oluşuyor. Almanya'daki karbon salınımının beşte biri linyit kömürü tüketiminden kaynaklı. Sera gazı etkisini azaltmak için atılabilecek en büyük adım fosil yakıtların yenilenebilir enerjilerle değiştirilmesi.

Artık çoğu ülkede kendi enerji sağlayıcınızı kendiniz seçebiliyorsunuz. Mevcut enerji sağlayıcınızı, rüzgar, güneş veya su gibi enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan üreten veya bağımsız sürdürülebilir biyoenerji sertifikası olan bir enerji sağlayıcısıyla değiştirmeyi deneyin.

Tabağınıza ne koyduğunuz da büyük fark yaratıyor.  Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu'nun (FAO) 2013 raporu, insan kaynaklı sera gazı emisyonunun yüzde 14,5'inin besicilikten kaynaklandığını gösteriyor. Bu, tüm arabaların, gemilerin, uçakların ve diğer ulaşım araçlarının toplamının dünya üzerinde yarattığı sera gazı etkisinden çok daha fazla.

DAHA AZ YİYİN

Bunun yüzde 41'i et üretiminden, yüzden 19'u ise süt üretiminden kaynaklanıyor. Science dergisinin bu yıl yayımlanan araştırmasına göre de süt ve et ürünlerinden kaçınmak gezegene olan çevresel etkinizi azaltmanın en basit yolu. Proteinini bitkiler yerine etten almak 6 kat daha fazla sera gazı salınımına sebep oluyor ve 36 kat daha fazla yer kullanılmasını gerektiriyor.

Araştırma aynı zamanda gıdanın üretim biçimininde de ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin doğadan beslenen dana etine göre doğal olmayan yerde yetişen dananın eti 12 kat daha fazla sera gazı üretimine yol açıyor. Yani eğer et yiyorsanız, mümkünse yerel organik çiftliklerden almaya özen gösterin.

Tarım, toplam sera gazı emisyonunun dörtte birine tekabül ediyor ancak büyüyen tarım ürünlerinin üçte biri hiç tüketilmeden çöpe gidiyor. Elbette bunların hepsi evlerimizdeki çöpler değil. AB Parlamentosu birlik ülkelerinin gıda atıklarının yarısının evde, geri kalanınınsa tedarik sürecinde, aynı zamanda tarladan hasat edilmeyen ürünler sebebiyle de üretildiğini düşünüyor.

UÇAK YERİNE TRENE BİNİN

Ancak yine de ev basit bir başlangıç noktası. BM'ye göre atık gıdalar 3.3 milyar metrik karbon dioksitlik karbon izi yaratıyor ve bu miktar Hindistan'ın tek başına yıllık sera gazı salımından daha fazla. Basit bir öneri: Az alın ve hepsini yediğinizden emin olun.

Uçaklar iklime birkaç yoldan zarar veriyor. Küresel karbon salınımında havacılığın payını sadece yüzde 2'nin biraz üzerinde gösterilse de nitrojen oksit gibi, su buharı gibi, uçağın arkada bıraktığı iz ve partiküller gibi pek çok başka gaz salınımı küresel ısınmayı başka yönlerden besliyor.

Gidiş-dönüş uçak biletini almayarak, seyahat rotasına da bağlı olmak kaydıyla 700 ile 2800 kilogram arası karbon dioksit salımını engellemeniz mümkün olabilir. Eurostat'a göre, Avrupa'da ortalama yıllık salınım miktarı 900 kilogram. Eğer uçak kullanıyorsanız, karbon emisyonunu dengeleme yoluna gidebilirsiniz. Sertifikalı güvenilir programlar bir seçenek olabilir.

DAHA AZ TÜKETİN

Doğal kaynaklar oldukça sınırlı. Yerel üretim stoklarını gereğinden fazla avcılık ve hasat sebebiyle tüketiyoruz. Bu da ekosistemin absorbe edebileceğinden çok daha fazla karbon dioksit gazı salınımı yapılmasına sebep oluyor. Çoğu ülke gezegenin bir yılda tekrar yerine koyabileceğinin çok daha üzerinde doğal kaynak tüketiyor. Almanya'da örneğin, bugünkü yıllık tüketim miktarınını destekleyebilmek için ortalama 1.7 gezegene ihtiyaç var.

Doğal kaynaklarımızı fazla kullanma konusunda her ülke eşit derecede suçlu değil. Yüksek gelirli ülkeler, düşük gelirli ülkelerin çok üzerinde kaynak kullanıyor.  Küresel olarak bakıldığında fosil yakıtlar bu aşırı kullanımın asıl faili – ve en çok karbon salınımını da onlar yapıyor. Bu gezegende tam anlamıyla yaşayabilmemiz için tüketim alışkanlıklarımızı radikal biçimde değiştirmemiz gerekiyor. Gerçekten yeni bir akıllı telefona ya da indirimdeki bir elbiseye ihtiyacımız var mı?

Doğadaki ayak izimizi azaltmak demek, daha az ama daha uzun süre dayanan ürünler almak, mümkünse geri dönüşüm yapmak ve en önemlisi ürünleri kullanabildiğimiz kadar çok kullanmak. İşte döngüsel ekonomi bu!

KOLEKTİF EYLEMLERE KATILIN

Çoğuna göre bireylerin yapabileceği en önemli şey kolektif eyleme geçmek için gruplar kurmak. Gezegeni koruma konusuyla ilgili sivil toplumun öncü seslerinden önde gelen iklim aktivisti Bill McKibben, alışkanlıkların değiştirilmesi gibi birey eylemlerinin bu kadar kaygı verici boyutlara ulaşan küresel ısınmaya karşı yeterli olmadığını düşünüyor.

Gerçekten fark yaratmak için insanlar, hükümet politikalarını değiştirebilecek kadar geniş ve büyük çapta hareketlerde bir araya gelmeli.

İsveç halkı çipleniyor!
NASA'dan tarihi Mars açıklaması!
Threads Twitter'ın tahtını sallamaya devam ediyor, kullanıcı sayısı açıklandı
Sonraki Haber